BT, AKILLI KENTLERİN TAM MERKEZİNDE
Kentlerin karşı karşıya kaldığı pek çok sorunun temelinde; hızla artan nüfus ve kırsaldan kente olan göç önemli bir yer tutuyor. Kentlerdeki hızlı nüfus artışı pek çok sorunu da beraberinde getiriyor. Ortaya çıkan bu sorunlar kentlerdeki ekonomik ve sosyal hayatı olumsuz yönde etkilediği gibi kent sakinlerinin yaşam kalitesini düşürmekte ve kentlerin marka değerini ve rekabet gücünü azaltmakta. Kentleşmeyle birlikte gelen bu olumsuzlukların azaltılması kentlerdeki mevcut sistemlerin daha verimli bir şekilde yönetilmesini gerektiriyor. İşte bu noktada, ‘Akıllı Şehir’ ya da Bilgi Toplumu Stratejisi’nde ifade ettiğimiz üzere ‘Akıllı Kent’ yaklaşımı; kentsel problemlerin akılcı bir şekilde çözülmesinde büyük bir potansiyele sahip. Temel olarak, başta ulaştırma ve enerji olmak üzere, kentsel altyapıların ve şebekelerin insan müdahalesine gerek duyulmadan kendi kendine yönetilebilmesi mantığına dayanan bu yaklaşımla kent sakinlerinin yaşam standartlarında önemli ölçüde iyileşme sağlanması amaçlanıyor. Bu bağlamda, bilgi ve iletişim teknolojileri gerek ihtiyaç duyulan verilerin oluşturulmasında gerekse verilerin işlenerek optimal kararların oluşturulup ilgili çevresel birimlere iletilmesinde kilit bir role sahip. Kısaca, bilgi ve iletişim teknolojileri, akıllı kentler olgusunun tam merkezinde yer alan teknolojiler olarak öne çıkıyor.
Bilgi Toplumu Stratejisi’nde hibrit yaklaşım benimsendi
‘Akıllı Kent’ yaklaşımının kentleşme alanında önemli bir kalkınma aracı olduğunu düşünüyoruz. Bu yaklaşımla, kentsel sistemlerin etkinliğinin artırılması, çevresel koşulların iyileştirilmesi, sunulan hizmetlerin kalitesinin artırılması ve kentlerin rekabet güçlerinin geliştirilmesi sağlanabilecek ve dolayısıyla kentlerde yaşayan insanların yaşam koşulları iyileştirilebilecek. Bu bağlamda, akıllı kentler konusu, 2015-2018 Bilgi Toplumu Stratejisi’nde önemli bir bileşen olarak ele alındı. Bu konuda yaptığımız çalışmalar sonucunda, ortaya konulacak çözümlerin kentlerdeki toplumsal problemlerin (özellikle kent içi ulaşım, sağlık ve enerji yönetimi) çözümünde büyük potansiyele sahip oldukları belirlendi. Ancak kentlerin gerek finansal kaynaklara erişim gerekse insan kaynakları yetersizliği ve akıllı uygulamaların potansiyeli konusundaki farkındalık eksikliği bu çözümlerin yaygınlaşması önündeki önemli engeller olarak karşımıza çıkıyor. Bundan dolayı, kentlerimizin akıllı kentlere dönüşümünü desteklemek amacıyla, Bilgi Toplumu Stratejisi kapsamında ‘yukarıdan aşağı’ ve ‘aşağıdan yukarı’ politikalardan oluşan hibrit bir yaklaşım benimsedik. Bu yaklaşımı biraz daha açacak olursak; ‘Akıllı Kentler Programı Geliştirilmesi’ eyleminde şehirlerimize akıllı kentler konusunda yol gösterici nitelikte rehber dokümanlar ve örnek çalışmalar sunmayı amaçlıyoruz. Bir diğer eylem olan ‘Akıllı Uygulamaların Desteklenmesi’ eylemi ile de; akıllı kentler konusunda yerel düzeyde ortaya konulan uygulamaların Kalkınma Ajansları vasıtasıyla desteklenmesi planlanıyor. Böylece bir yandan yerel yönetimler akıllı kentlere dönüşüm konusunda yönlendirilirken diğer yandan yerel düzeydeki yaratıcılığın akıllı uygulamalara dönüşümü desteklenecek.
Bilgi Toplumu Stratejisi diğer ülkelerle yakınsama içinde
‘Akıllı Kentler’ konusunda ülke politikaları ve bölgesel politikalar incelendiğinde, bu alandaki çalışmaların hızla önem kazanmakta olduğunu görüyoruz. Uzun yıllardır bu alanda politika geliştiren ve çeşitli ‘Topluluk Programları’yla bu politikalarla uyumlu birçok büyük ve küçük ölçekli çalışmaları destekleyen Avrupa Birliği’nin yanı sıra yakın bir zamanda Çin hükümeti de bu konuyu Kalkınma Planı’nın stratejik alanlarından birisi olarak benimsedi. Bu açıdan bakıldığında, Bilgi Toplumu Stratejisi kapsamında ortaya koyduğumuz politikalarla diğer ülkelerle bir yakınsama içinde olduğumuzu söyleyebiliriz. Uygulama boyutuna bakacak olursak, Bilgi Toplumu Stratejisi’nin hazırlanması sürecinde kentlerimizde yaptığımız çalışmalarda birçok alanda akıllı uygulamaların olduğunu gördük. Ancak bu uygulamaların bir kenti bütünüyle akıllı kent haline dönüştürecek olgunlukta ve yaygınlıkta olduğundan söz edemeyiz. Bu konudaki bir başka tespitimiz ise büyük kentlerin küçük kentlere göre daha fazla sayıda ve çeşitte akıllı uygulamalara sahip olduğu. Her ne kadar bu tespitlerimiz dünyadaki akıllı kentler konusundaki uygulamalarla paralellik gösteriyor olsa da, akıllı kent uygulamaları için kritik önemde olan ve bu alandaki rekabet edebilirliğimizi önemli ölçüde zayıflatan coğrafi bilgi sistemleri altyapısı ve açık veri konusundaki eksikliklerimizi bir an önce gidermemiz gerekiyor.
Kalkınma Bakanlığı Bilgi Toplumu Dairesi Başkanı Furkan Civelek