Kayıt dışı ekonomi ortadan kalkıyor
FIT Solutions CTO’su Koray Gültekin Bahar, Türkiye’deki e-dönüşüm, kurumların ve şirketlerin bu dönüşümden sağladığı faydalar ve uyum süreci konusunda sorularımızı yanıtladı.
Türkiye’deki e-dönüşümün tarihçesine biraz değinebilir misiniz?
2008 yılında Gelir İdaresi Başkanlığı “Elektronik Fatura Kayıt Sistemi” adıyla başlayan sürece ilk etapta 6 şirket bu hizmetlerden faydalanabildi. Bu başlangıcın ardından 2010 yılında devlet, her iki tarafın kullanması durumunda şirketlerin birbirleri arasındaki faturalama işlemlerini elektronik olarak yapabileceklerini duyurdu. Elektronik Tebliğ Sistemi adı verilen bu sistemden o dönemde sadece limited ve anonim şirketler faydalanabiliyordu. E-dönüşümün bugünkü halini alması ise 2012 yılına kadar sürdü. 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren cirosu 10 milyon liranın üzerinde olan 19 bin şirket birbirleri arasındaki tüm fatura işlemlerini elektronik ortamda yapmaya başladılar.
Türkiye’deki e-dönüşümü Avrupa’daki örneklerle kıyaslayabilir misiniz?
Avrupa’daki sistemler ile Türkiye’dekiler arasında farklar yer alıyor. Avrupa’da şirketler faturalama ve benzer işlemleri özel platformlar üzerinden gerçekleştirirken, Türkiye’de şirketler devletin yönettiği aracı platform üzerinden bu işlemleri gerçekleştiriyorlar. Türkiye’deki sistemler genellikle gelişmekte olan ve kayıt dışı ekonominin fazla olduğu ülkelerde kullanılıyor. Özellikle devletin kayıt dışı ekonomiyi önlemesine adına büyük önem taşıyan bu sistemler, Akdeniz ülkelerinde büyük ilgi görmeye başladı. Akdeniz ülkeleri bu sistemleri ülkelerinde kullanmaya başlarken, İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi ülkeler Türkiye’deki regulasyonları örnek alarak kendi vergi sistemlerine uyarladılar.
Türkiye’ye dönecek olursak; ülkedeki e-dönüşümün genişletilmesi adın yapılan çalışmalar ne durumda?
“Hali hazırda sisteme başvuru yapan 19 bin şirketin kayıtları tamamlandı. Önümüzdeki Mart ayının ortalarına kadar sistem için gerekli altyapıyı oluşturması gereken şirketlerin, ilk beratlarını da Nisan ayında gerçekleştirmeleri gerekiyor. Devletin bu sistemin oturmasıyla birlikte, e-dönüşüm daha geniş bir düzeye yayma planları da mevcut. Yeni gelecek düzenlemeyle cirosu 10 milyonu tamamlayan bütün şirketler için elektronik tebliğ sistemine geçmeleri zorunlu hale gelirken, bu işlemlerin başlangıç tarihi de 1 Ocak 2016. Bu düzenlemeyle birlikte pazardaki elektronik sisteme kayıtlı şirket sayısının 42 bine ulaşması bekleniyor.
KOBİ’lere gelirsek; bu ölçekteki şirketlerin e-dönüşüm sürecine adaptasyon süreçlerini değerlendirebilir misiniz?
Cirosu düşük olan şirketlerin de bu dönüşüme oldukça ilgi gösterdiğini söyleyebilirim. Paraşüt.com ile beraber yaptığımız ortak çözüm ile birlikte avukatlar, doktorlar ve serbest meslek çalışanları kurulan bu sistem üzerinden müşterilerine elektronik ortamdan fatura kesip, tahsilat yapabiliyorlar. Fatura koçanı ve kargo sürecine gerek kalmadan, oluşturulan bu sistem ile birlikte kendilerine maddi avantaj sağlayabiliyorlar. Bunun yanı sıra devlet KOBİ’leri zorunlu kılmasa da, büyük ölçekli ve elektronik sisteme dahil olan şirketler, birlikte çalıştıkları daha az ciroya sahip şirketleri bu dönüşüme girmeye zorluyorlar. İş süreçlerini aksatmak istemeyen büyük şirketlerin desteklemesiyle bu sisteme geçen şirketlerle, ülkedeki e-dönüşüm giderek daha geniş bir yelpazeye yayılmaya başladı.
Biraz da FIT Solutions’ın sektördeki durumundan ve gelecek planlarınızdan söz edebilir misiniz?
Kendini tamamen e-dönüşüm işine adamış geniş bir ekiple çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Geçtiğimiz yılı yüzde 50’lik bir büyüme ile kapattıktan sonra, 2015 için de benzer bir hedef koyduk. 2014 yılında aldığımız yatırımlar sonucunda yurtiçi ve yurtdışı hedeflerimizi geliştirdik. TAV ve Türk Telekom gibi şirketlerden yaptığımız transferlerle kadromuzu güçlendirirken, 2015 yılı için yurtdışında açacağımız ofis için sağlam bir altyapı oluşturmuş olduk. Bu noktada müşterilerimizin yüzde 60’ının küresel olmasının önemli bir avantajını yaşıyoruz. Yaptığımız işlerden edindiğimiz tecrübelerle beraber bu konuda herhangi bir sıkıntı yaşayacağımızı düşünmüyoruz.
İş ortaklarınıza sunduğunuz hizmetlerden ve hizmet modellerinizi anlatabilir misiniz?
Bu noktada özel entegratörlük tarafında yaptığımız işlerden söz etmek istiyorum. Bu alanda da önemli şirketlerle işler yapıyoruz. Bunların en önemlisi ise ING Bank ile gerçekleştirdiğimiz proje. Yaklaşık 2 yıldır önemli bir proje yaptığımız ING Bank ile FIT ürünlerini, banka müşterilerine götürüyoruz. Bu proje kapsamında ulaştığımız 1000 müşteri işin ne denli önemli bir boyuta ulaştırdığımızı gösteriyor. Yaptığımız stratejik iş ortaklarında izlediğimiz modellerden söz etmek gerekirse, 2 farklı model gösterebilirim. Birincisi şirketlerin çağrı merkezlerindeki çalışanlara verdiğimiz eğitimler. Çalışanlar verdiğimiz eğitimler doğrultusundan müşterilere yardımcı olmaya çalışıyorlar. Sorunlar halledilemediği durumlarda ise FIT çalışanları sorunları analiz ederek, müşterilerin karşılaştığı problemleri ortadan kaldırabiliyorlar.