Rota sanallaştırmadan geçiyor
Sanallaştırma ile birlikte iş dünyasında gözle görülür bir değişim yaşanıyor. Şirketler iş modellerinde yaşanan değişimle birlikte süreçleri hızlandırırken, bir yandan da bütçelerinde önemli ölçüde tasarruf yapabiliyorlar.
Microsoft Türkiye Sunucu ve Bulut Platformu Grup Müdürü Mehmet Üner ile sanallaştırmanın sektörler üzerindeki etkisini, sanallaştırma ekosisteminin son durumunu ve Microsoft’un bu alandaki son projelerini konuştuk.
Öncelikle şirketlerin sanallaştırmayı tercih etmelerinin sebeplerinden biraz söz edebilir misiniz?
Tek bir sunucu üzerinden kontrol edilen iş süreçleri, KOBİ’lere hem donanım hem de operasyonel açından maliyet avantajı sunuyor. Bunun yanı sıra birden fazla sunucuyu kontrol etmek için harcanan zaman ve iş gücünü en az seviyeye indirerek, iş süreçlerinde gözle görülür bir artış yaşayabiliyorlar. Geride kalan atıl yatırımlardan ve elektrik, yer kirası, soğutma gibi maliyetlerden kurtulan yapılar çok daha verimli bir şekilde iş süreci yaşayabiliyorlar.
Türkiye’deki ve özellikle KOBİ’lerdeki sanallaştırma eğilimini nasıl görüyorsunuz?
Microsoft olarak Türkiye’de önemli bir sanallaştırma eğilimi olduğunu görüyoruz. Özellikle kurumsal şirketler sanallaştırma yöntemlerini tercih ederken, bu yapıya sahip şirketlerin neredeyse hepsinde bu tarz eğilimlerin giderek arttığına gözlemliyoruz. Buna karşın KOBİ’lerin bu konudaki kararsız tutumları devam ediyor. Özellikle bu ölçekteki şirketler için büyük önem taşıyan sanallaştırma teknolojileri, KOBİ’lere ilk andan itibaren avantajlar sağlıyor. İş yapılarını ve hacimlerini kısa sürede çok daha sağlıklı bir yapıya oturtacak KOBİ’lerle birlikte sektörel büyümede de gözle görülür bir artış sağlanabilir. Bununla birlikte “felaket kurtarma” teknolojilerinin göz ardı edilmemesi gerekiyor.
Peki bu noktada iş süreçlerini sanal ortama taşımak isteyen şirketlerin izlemesi gereken yol haritaları nasıl şekillenmeli?
Şirketler ve kurumlar taşıma işlemine karar verdiklerinde 2 farklı yol izleyebilirler. Microsoft’un kaynaklarından faydalanarak ilerleyebilecek şirketler, kendi yapılarına odaklanarak da bu süreci gerçekleştirebilirler.
Bu süreçte Microsoft ya da iş ortaklarınız üzerinden yaptığınız çalışmalardan söz edebilir misiniz?
Şirketlerin ve kurumların sanallaştırma yol haritalarına gerek Microsoft olarak gerekse de 5 bine yakın iş ortağımız üzerinden destek veriyoruz. İş ortaklarımıza baktığımızda genel olarak veri merkezi teknolojileri konusunda uzmanlaşmış yapılar olduğunu görüyoruz. Şirket olarak verdiğimiz çözümlerden sonra, arka tarafta destek veren ekibimizle, sanallaştırma çözümlerini kullanan şirketlere yardım sunmaya devam ediyoruz. Bununla birlikte “Visual Academy” adındaki ücretsiz eğitim programıyla da, kendi sanallaştırma alt yapılarına kurmak isteyen şirketlere ve kurumlara eğitim imkanı sağlıyoruz.
Gelecekte bizi bekleyen sanallaştırma ve veri merkezi trendlerinden bahseder misiniz? Bu konuda Microsoft’un ne gibi çalışmaları var?
Yakın gelecekte bizi bekleyen yeni nesil teknolojiler arasında “Nano Server” teknolojisi öne çıkıyor. KOBİ’lerin sanallaştırma tercihlerini ve bunun uygunluğunu bir tarafa bırakırsak, daha yeni nesil uygulamalar çalıştırmak isteyen, özel bulutlar kurmak isteyen, sanallaştırma süreçlerini çok daha detaylı hale getirmek isteyen şirketler ve kurumlar, işletim ve sanallaştırma bakımından üst seviye bir çözüme ihtiyaç duyuyorlar. Bu noktada devreye “Nano Server” teknolojimiz giriyor. Görev olarak modern uygulamaları ve sanallaştırmayı destekleyen Nano Server teknolojisi, grafik ara yüzü barındırmayan sade yapısıyla bir çekirdek gibi çalışıyor. Kapladığı alan bakımından standart server modellerine göre yüzde 93 avantaj sunan Nano Server, micro mimaride çalışan uygulamaları sorunsuz bir şekilde çalıştırmak için tasarlandı. Bu uygulamanın şu an için ön izlemede olduğunu belirtmemiz gerek. Bu sistemle birlikte BT tarafında iş süreçlerinde yaşanan teknolojilerin en az seviyeye indirilmesini bekliyoruz.