Size her yer şarj noktası
Mobilde sürekli bağlantı halindeyiz, ama mobil cihazlardaki gelişimin pillerde yaşanmadığı ortada. Şarj cihazını evde unutmak veya cihazı takacak priz bulamamak gündelik hayatın vazgeçilmez (!) sorunları. Oysa siz şarj peşinde koşmayın, gittiğiniz her yerde bir şarj yapısı sizi beklesin.
Şarjı azalan mobil telefonunuzla kafeye gidip masanıza en yakın elektrik prizini yakalamaya çalışır veya garsondan cep telefonunuzu kasanın oradaki prize takmasını rica eder, ama ‘Birisi arar mı?’ veya ‘Birisi telefonu alır mı?’ endişesi taşırsınız ya. Artık gerek yok. Kastımız, şarj edip telefona taktığınız şarjlı kılıf değil. Hayatınızın her noktasında, sabah evden ofisteki masanıza, gittiğiniz kafeden yemek yediğiniz restorana her adımınızda yerini alan FluxPort şarj cihazları. Böylece hizmet sektörüne ‘teknoloji odaklı hizmet sunma’ fırsatını da verdiklerini belirten FluxPort CEO’su M. Şener Abanozoğlu, mobil cihaz kullanımının yoğunluğu ışığında bireysel farkındalığı yaratmaya odaklandıklarını söyledi. İşte detaylar…
Kaç ürün var portföyde ve diğer taşınabilir şarj cihazlarından farklı kılan ne?
Yarattığımız ürün yelpazesinde bütün ortamları, yani bir insanın gün boyunca bulunduğu tüm noktaları kapsama önceliği ile hareket ediyoruz. Telefona takılı, taşınabilir şarjlardan farklı olarak, ev, ofis, kafe gibi hayatınızın her alanında bir cihaz ‘şarj ünitesi’ oluyor. Amaç herkese gündelik hayatta en çok kullandığı 3 cihazı sunabilmek. Sabah alarmla kalkıyorsunuz, buna entegre şarj ile telefonunuzun şarjı yüzde 100'de. E-postalara bakmak, internete girmek derken, yüzde 80’lerde şarj ile ofise geliyorsunuz. Ofisinize bir lamba kurabilir, bunu hem masa lambası hem şarj ünitesi olarak kullanabilirsiniz. Telefonu koyduğunuz noktada bir şarj ünitesi varsa, cebin pili hiç bitmiyor. Sürekli bir priz veya birine verdiğiniz şarj cihazını aramakla uğraşmıyorsunuz. Bir arama geldiğinde telefonu şarjdan çıkartmak da gerekmiyor. Evden arabaya ve ofise tüm şarj ihtiyacınıza uygun çözümlerimiz var. Ofis dışında kafelerde de bu çözümler konumlanınca, şarj bitmesi gibi bir sorununuz kalmıyor.
Distribütörü hangi kriterlere göre seçtiniz?
Hem B2B'ye hem B2C’ye satış yapabilecek bir distribütör tercih ettik. Yani distribütörümüz hem bir operatöre satış yapıyor hem de FluxPort online mağazası B2C’ye satış kanalı oluyor. Distribütör mantığında da fark yaratmak, ürün alıp satma mantığıyla hareket edilmemesini sağlamak istedik.
Türkiye’de nasıl bir mobil cihaz pazarı var?
Türkiye’de cep telefonu değişim süresi 1,5 yılın altında. Dolayısıyla bu sürenin 2,5 yıl olduğu Avrupa pazarından daha ileri. Mobil cihazlardan internet kullanımında ön sıradayız. Uzun vadede önemli olan insanların hayatının her anında kablodan kurtulması. Wi-Fi hayatımızın her noktasında madem, bulunduğunuz her yerde şarj imkanı önemli. Bu yüzden bireysel ve kurumsal kullanıcı için günün başından sonuna kadar, onun hayatına dokunarak şarj yapısını nereye yerleştirebileceğine dair rota sunuyor, bunun için iş hayatındaki kişiye veya öğrenciye dair senaryolar kurguluyor, ürünleri tasarlıyoruz. Uzun vadede bu şarj yapılarında daha da fazla kişiselleştirme imkanı sunacağız.
Bu yapı hangi cihazları destekliyor?
Öncelikle Samsung ve iPhone’ların tamamını destekliyor. Kalanların ise bazılarının içinde halihazırda bu çip alanı var. Bu çipi hazır noktalara takmak zorundasınız ve böylece telefon ve şarj cihazı birbirini tanımış oluyor. Oluşan manyetik alan, sadece cep telefonu üzerine konulduğu anda çalışmaya başlıyor ve bunun dışında aktif değil. Bu yönüyle insan sağlığına da zararı yok.
Hizmet sektörü bu çözüme nasıl bakıyor?
Onları katma değerli bir hizmet sunma yönünde teşvik etmek, bir teknoloji market gibi müşteriye ürün satma noktasına taşımak önceliğimiz. Burada bir yatırım geri dönüşü yapısı oluşturmak istiyoruz. Wi-Fi artık her yerde. Şarjın bu şekilde bir hizmet olarak alınması ve kişinin kendi şarj cihazını yanında taşıma gerekliliğinden kurtulması biraz zaman alacak. Sonuçta bu çok farklı bir bakış demek.
Türkiye pazarına ne zaman girdiniz?
2014 Eylül’ünde CeBIT Fuarı ile başladık ve oradaki ilgiye yetişemedik. Sonuçta yayılımı bireysel farkındalık ve beklentiler sağlayacak. Bu yönüyle her noktayı bir teknomarket gibi görüyor ve geleneksel distribütörlük mantığını değiştiriyoruz.
Hizmet sektörünün bu şarj yapısını nasıl konumlandırması gerek?
Şarj yapısı, altında bir kablolama düzeneği ile bir prize bağlanıyor ve mekan sahibi bu düzeneği kuruyor. Her masada bu şarjı mümkün kılan dairesel bir yapı var. Ben masada çayımı içerken bu zemine telefonumu bırakınca şarj etmeye başlıyor. Kafe, restoran tamam, ama bu yapı aslında her yerde kullanılabilir. Ulaşım araçlarından otellere kadar. Örneğin İngiltere veya ABD'ye gittiğinizde priz için adaptör aramak en azından cep telefonu şarjı için bir ihtiyaç olmaz. Bu cihazları masaya monte ederken, mobil cihaza konulacak üniteyi de oraya koyuyor, yani ‘FluxPort noktası’ yaratıyoruz. Bu noktalar mekanlar için katma değer halini alacak. Bununla ilgili çalışmalar yaptık, katıldığımız bir kongrede otellerle biraraya geldik ve ilginç bilgiler edindik. Örneğin bir otel müşterisinin seçim kararında etkili olan en önemli unsur otelde ücretsiz Wi-Fi olup olmadığı. Yemek kalitesi veya denize yakınlıktan bile önemli bu. Her yerde bağlı olmak, şarj ünitelerini gerekli kılıyor. Bu nedenle HORECA, yani otel, restoran, kafe sektöründe büyük potansiyel var. Bu ‘tüketici elektroniği’ altında geçen ürün olmasına rağmen farklı bir yol seçtik ve önce bir teknomarkete girmedik.
Bu nasıl bir teknoloji?
QI diye bilinen bir standart bu ve genel, yani marka ve model ayırmadan alıcısı ve vericisi kompatibilite sorunu yaşamadan telefonları şarj edebilmek için geliştirildi. FluxPort sistemi sürekli elektriğe bağlı bir Charging Pad’ten (verici) ve Fluxy´den (alıcı) oluşuyor. Bir Fluxy’yi telefona entegre ettikten sonra telefonu Charging Pad şarj bölgesine koymanız kafi.
Teknomarketlerle bağlarınız var mı?
Onlarla şimdi görüşmeye başlıyoruz. Biz süreci tersine çevirmek istedik. Yani tüketici istediği ürünü gittiği noktada bulabilsin ve bu deneyimden memnun kalıp, eve de almayı düşünsün. Bu yeni bir bakış açısı demek. Bir kafe veya restoranın bu şarj cihazını müşterilerine sunmasını sağlayarak, onu teknoloji perakende ağına dahil etmiş oluyoruz. Bu da farklı bir bakış. Görüştüğümüz lokasyonlar popüler kafeler ve restoranlar, kulüpler. Bu mekanlar genç, dinamik, belli bir gelir seviyesi olan, böyle bir şarj hizmetini gittiği restoran veya kafeden almayı garipsemeyecek insanlar. Yeniliklere erken uyum sağlayanlar hedefimiz.
Peki ya üniversiteler?
Burası da ciddi hedef kitlesi ve Bilgi Üniversitesi ile görüşüyoruz. Kafeterya alanları ve belirlediğimiz diğer alanlarda hem insanların cep telefonlarını doldurmasını sağlamak hem de bunun satışından üniversitenin döner sermayesinin kazanç sağlamasını hedefliyoruz. Bu yönüyle devlet üniversiteleri de gündemimizde.
2015 yılı hedef ve öncelikleriniz neler?
Bu yapıda farkındalık yaratmak ve şarj için kablosuz çözüm olduğunu göstermek. Mobil hayat tarzı bunu gerektiriyor. Merkezimiz Almanya’da. İlk etapta Rusya ve Macaristan pazarında yerimizi aldık. Ülke seçerken iş ortağı arayışı ile yola çıkıyor, her ülkede distribütör ile ilerliyoruz. Bundan sonra hedefimiz İsviçre, İtalya, Fransa.
Ar-Ge merkeziniz nerede?
Portföyümüzde 15 tane şarj yapısı var şu an. Ayrıca bir hoparlör üstünde de çalışıyoruz. Tabletler için de çalışmalarımız var. Mobil telefon için yarattığımız bu konsepti her alana ve taşınabilir tüm cihazlara yayma hedefiyle ilerliyoruz. Ar-Ge merkezlerimiz Almanya ve Çin’de. Bu yönüyle Asya pazarına girme odaklı da çalışmamız var. Ama Haziran 2014’te kurulduk ve çok aceleci davranmak da istemiyoruz.