• Güncel BThaber Gazete
  • BThaber Weekly
  • C Connect Toplantılarımız
  • 27 Yıllık Arşiv
- Reklam -
  • Güncel BThaber Gazete
  • BThaber Weekly
  • C Connect Toplantılarımız
  • 27 Yıllık Arşiv
Ana Sayfa » Yazarlar

Bir Alex değilim

Ayhan Sevgi Tarafından 7 Ekim 2012
0



Ajanda kelimesi ilk olarak 1870’li yıllarda batılı ülkelerde sanayi devrimi ile birlikte dile gelmeye başladı. Randevular, toplantılar, önemli gün ve olaylar ajandalara kaydoldu. O günden bugüne kadar gelişen ve değişen ihtiyaçlar nedeniyle, başkalarına bağlı olduğumuz kadar, zamana da bağlı yaşamak kaçınılmaz oldu.
Danimarkalı Claus Moller zamanı yönetmek için önce tanımlanması gerektiğini düşünerek Time Management International’ı (TMI) kurmuş. Daha sonra ise tanımlamaların aslında bireysel olduğu ve mutluluk için zamanın doğru bir şekilde “yönetilmesi” değil planlanması gerektiğini söylemiş. Yönetilmesi kelimesini özellikle tırnak içinde yazıyorum çünkü zamanı yönetmek sanırım pek mümkün değil. Zaman tutulamaz, durdurulamaz, kontrol edilemez bir kavram olduğu için onu yönetmekten bahsetmek çok da doğru olmaz sanırım. Ancak, kendimizi zamana uygun şekilde yönetebilirsek bunu kısmen başarmış oluruz ki bu da planlamak demek oluyor. Planlamak ise tamamen bir öngörü işi. Planlama yapmak için önce hedef veya hedeflerin çok net belli olması gerekiyor.
Ne istiyorsun? Bu soruya aslında herkesin bir cevabı vardır? Eğer bir kişi bu soruya cevap veremiyor ise o zaman soru “Neden İstemiyorsun?” olabilir. Ancak bu yazıyı bu arkadaşlar zaten okumayacağı için problem değil.
Bu konuda klasik ama bir o kadar güzel bir söz var ki lisede masa tenisi takımında iken beden eğitimi hocamız tahtaya sürekli yazdırırdı. “Hedefi belli olmayan yelkenliye hiçbir rüzgar yardım edemez!”  Ne istiyorsun sorusunun cevabı bu nedenle çok önemli. İstediği şeyin farkında olmak bilinç, bu farkındalıkla hareket etmek bilinçli olarak adlandırılsa gerek.
Ne yapmak istediğimizi bildiğimizi ve buna göre hareket ettiğimizi birey, toplum ve ülke olarak söyleyebilir miyiz? Sağlık, eğitim politikalarımız her 4 yılda bir değişmiyor mu? Başarılı insanların bir yandan heykellerini dikerken, ertesi gün aynı insanları kadro dışı bırakıp dışlamıyor muyuz? Ya da bakış açısı farkıyla heykelimiz dikildiğinde egomuza yenilip rakiplerimizi şaşırmıyor muyuz? Ne istediğimizi tam bilememekten kaynaklanıyor bunlar sanırım. Buna da şükrediyorum gene. Tamam bir Alex değilim ama bir gün birisinin “Neden İstemiyorsun” demesinden korkuyorum.

Ayhan Sevgi

BThaber Yayın Koordinatörü





Yazar

Ayhan Sevgi

BThaber Yayın Koordinatörü

    Sonraki Habere Geç

    Teknik servisten yerli üreticiliğe uzanan yolculuk

    Bir Yorum Bırak

    Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

    Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.

    • Bizi takip etmek için


    • " Bu sitede yer alan yazılar (içerik) üzerindeki 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu altında düzenlenen tüm maddi ve manevi haklar eser sahibi olan BThaber'e aittir. Söz konusu içerikler eser sahibinin izni olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, işlenemez, değiştirilemez veya başka internet sitelerinde ya da basılı veya görsel yayın yapan diğer mecralarda yayınlanamaz. "
      +90 212 9125174
      İletişim & Satış : man@bthaber.com.tr
      Bulten Gönderimi : bulten@bthaber.com.tr

      BThaber Bültenleri İçin Kaydolun





    • BThaber’de aramak için:

    • Son İçerikler

      • Fintech sektörü yatırımlarda liderliğe yükseldi
      • ASO'dan "sanayileşen yazılım" zirvesi
      • Startup ekosisteminde hareketlilik!
      • Satın alma ile portföy de çeşitleniyor
      • SAP Türkiye, üretken yapay zekada mezunlarını verdi

    • KÜNYE
    • Anasayfa
    •   
    •  
    •   
    © Copyright 1995 - 2025 BThaber | Powered By BUBERKA YAZILIM
    Geldanlagen
    Aramaya başlamak için birşeyler yaz ve enter tuşuna basın