Teknoloji bizi n’apacak?

İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nde, “Acaba teknoloji, insanlığa ne zaman ve nasıl tehlikeli olacak?” araştırması başlatılıyor. “Varoluş Riskleri Araştırmaları Merkezi” (Center for the Study of Existential Risk) adıyla kurulacak merkezin fikir babaları felsefe hocası Huw Price, astrofizik hocası Martin Rees ve Skype kurucularından Jann Tallinn.
Veri merkezi sayısı bugünkü 191 binden, on yıl içinde 202 bine çıkacak… M2M bağlantı sayısı 5 milyarı geçiyor: 2020 yılında 50 milyara ulaşacağı hesaplanıyor. Bu arada dünya nüfusu 7.6 milyar olacak. Kişi başına düşecek M2M bağlantılı cihaz sayısı 6.58 olacak… Ve “gelecek,” bunun gibi “miktarı gitgide artan” cihaz, araç, kullanıcı sayılarıyla gelecek…
Acaba bu kadar çok bağlantı, bu kadar çok iletişim bize “ne” yapacak? Bu soru sorulduğunda, AngloAmerikan dünyasında hemen herkes şu ortak imgeyi hatırlar: Stanley Kubrick’in “2001: Uzay Macerası” filmindeki “çok bilmiş” bilgisayar HAL’in, astronotların hayatını tehdit eden acayip işlere “kalkışması.” Filmin sonunda astronot, HAL’in fişini çeker ama bu, astronotların da sonu olur!
Stanley Kubrick’in 1968’de ortaya çıkan bu filmi fazlasıyla etkili olmuştu. Çünkü 1968’de bilgisayar, henüz kapalı kapılar ardında, salonları dolduran, sadece uzmanların ulaştığı bir Elektronik Beyindi. Bugün ise bilgisayar, buzdolabından otomobile, fotoğraf makinesinden mutfak fırınına kadar akla gelecek her yerde var. Yapay Zeka çalışmaları geliştikçe, bilgisayarın robot rolünde özel hayatımıza daha çok gireceğini de biliyoruz. Hal ve gidiş bu yöndeyken, Cambridge’de “Nereye doğru?” sorusunun sorulması doğal.