Tüm eğitim sistemimiz değişmeli- I
Bazılarınız bilir, 1995 senesinden beri BT eğitimleri veren birisiyim. Kısa zaman önce, yeni dönemde oğlumu anaokuluna vermek üzere okul arayışında idim. Aynı hafta iş yerimde, BT eğitiminde “Canlı Sınıf” ve “Video tabanlı e-öğrenme teknolojilerine” geçilmesi gerektiğini hararetli olarak tartışırken, “Sir Ken Robinson’un” blog sitesinde biraz fazla zaman geçirmiş olmalıyım.
Robinson, yaptığı bir konuşmasında bakın neler diyor:
Bir çok insan hayatını yeteneklerinin farkında olmadan geçiriyor ve yaptığı işi sevmiyor. Yaptığı işten zevk almıyor. İşe tahammül ediyorlar ve haftasonunu bekliyorlar.
Bazen insanlarla tanışıyorum ki, başka bir iş yapmayı düşünemiyorlar bile. Onlara “Artık bu işi yapma” deseniz, “Sen ne dediğinin farkında mısın?” diye sorarlar. “Kendim gibi hissetmemi sağlayan bu işten vazgeçmem aptallık olur.”
Bu problemi yaratan tek sebep, mevcut eğitim sistemimiz. Eğitim modelimiz öğrencileri doğal yeteneklerinden uzaklaştırmakta. İnsan yetenekleri, doğa kaynakları gibidiler. Dibe gömülü dururlar ve yeterince kazmazsanız ortaya çıkmazlar.
Ülkemizde de, eğitim sistemimiz sürekli bir reform içinde, ancak bu yeterli değil. Her sene sürekli değişen SBS, LYS gibi sınavlarımızın varlığı, bu değişime reform dememizi de imkansız kılmakta.
Artık eğitim olduğu şeyden başka bir şeye dönüşmelidir.
Geçen hafta oğlumu vermek istediğim özel anaokulu müdürü toplantıda bana aynı Robinson’ın da başına geldiği gibi, “Üniversite anaokulunda başlar.”dedi. Oğlumu kaydedersem, aynı marka altında nasıl ilk, orta ve lise öğretimini üstelik de iki dil birden öğrenerek tamamlayabileceğini anlatıp durdu. Kararsız kaldım.
Ken Robinson diyor ki: “Hayır, üniversite anaokulunda başlamaz. Anaokulu, anaokulunda başlar”. “Üç yaşında bir çocuk, altı yaşındaki bir çocuğun yarısı değildir.”
Kuvvetle ihtimal duymuşsunuz, anaokulu için bile artık öyle bir rekabet var ki, üç yaşında çocuklar mülakata alınıyorlar. 2-3 tane öğretmenin önünde oturan 3 yaşında bir çocuk düşünün. Öğretmenin elinde özgeçmiş, sayfalar çevrilirken, “Ee, bu kadar mı?”, “36 aydır yaşıyorsun, ve hepsi bu mu?”, “Hiç bir şey başaramamışsin. Zaten belli ki ilk altı ayı da meme emerek geçirmişsin.” Görüyorsunuz, kavram olarak saçma sapan ama insanlara çekici geliyor.
Kişiyi öne çıkaran ve kendi kendine öğrenme unsurlarını da içerisinde barındıran, bilgisayar teknolojileri destekli yeni eğitim sistemi tarifimi gelecek yazımda yapacağım. Çok yaşa büyük Sir Robinson.