Ayakta kalan şirketleri bu kriterler belirleyecek!


Accenture’ın geleneksel ‘Teknoloji Vizyonu’ çalışmasının 2016 yılı versiyonu, dijital dönüşümün öne çıktığı dünyayı şekillendiren beş teknoloji eğilimini ortaya koyuyor.
Accenture Teknoloji Vizyonu trendlerinin özünde ‘önce insan’ yaklaşımı var. Çalışmada, her ölçekteki şirketin; çalışanlarının dijital yetkinliklerini güçlendirecek yeteneklerini belirlemeyi, bu yetenekteki kişileri işe almayı ve onların gelişimlerine destek vermeyi önceliklendirmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Accenture Türkiye Teknoloji Grubu Ülke Lideri ve Yönetici Ortağı Emre Hayretci, 2016 teknoloji trendlerini değerlendirirken, bu yıla yön verecek teknoloji trendlerinin özünde “önce insan” yaklaşımı olduğunu yineledi. Çünkü şirketlerde teknolojik yetkinlik karşısında asıl farkı yaratacak olan unsur insan kaynağı. Bu kapsamda şirketler, çalışanlarını ve diğer paydaşlarını teknolojiyi daha etkin kullanmaya yönlendirebildiği, onların bu alandaki kabiliyetlerine yatırım yapabildikleri ölçüde dijital dönüşüm içinde yar alabilecek. Büyük bir teknoloji devriminin ortasında olunduğunu vurgulayan Hayretci’nin verdiği bilgiye göre, küresel ekonominin yüzde 33’ü halihazırda dijitalden etkilenmiş durumda. Araştırmaya katılanların yüzde 86’sı da önümüzdeki üç yıl içinde teknolojideki değişim hızının büyük artış göstereceğine inanıyor. Hayretci, “Teknoloji Vizyonu 2016 trendlerini uygulayabilen şirketlerin, geleceğin liderleri olacağına ve dijital avantaj elde edeceğine inanıyoruz” yorumunu yapıyor. Teknoloji Vizyonu 2016 kapsamında, 11 ülkede ve 12 endüstri dalında faaliyet gösteren 3 bin 100’ün üzerindeki işletme ve BT yöneticisinin katılımıyla yapılan araştırmaya katılanların yüzde 70’i, son iki yıla kıyasla teknoloji odaklı yatırımlarını önemli ölçüde artırdıklarını, yüzde 55’i de yapay zeka platformlarını kullanmayı planladıklarını belirtti. 2016 yılının ‘Teknoloji Trendleri’ şöyle sıralanıyor:
Trend 1 Akıllı Otomasyon: Akıllı otomasyon; büyümenin ve inovasyonun çıkış noktası olurken, yapay zeka tarafından desteklenen çözümler, farklı sistemlerden veriyi elde etme ve işleme yeteneği sağlayarak şirketlerin iş modellerini ve iş yapma biçimlerini değiştirecek. 2020 yılında 44 zetabayttan fazla verinin olması ve bunların yüzde 33’ünün analizler için kullanılabilir durumda olması bekleniyor.
Trend 2 Akışkan İş gücü: Akışkan iş gücü mantığında şirketler, doğru teknolojileri kullanarak doğru kişilerin doğru adımları atmalarına imkan sağlamalı. Bir taraftan da gelecek 10 yıl içinde Global 2000 listesinde yer alan ve tepe yöneticileri dışında tam zamanlı çalışanı olmayan bir şirketin doğması bekleniyor. 2015 yılında milenyum kuşağı iş gücünde en büyük kitle haline gelirken, 2025’te bu oranın yüzde 76’ya çıkması bekleniyor. Bu eğilimin, İK iç değerlendirme süreçlerini değiştirmesi beklenirken, işletmelerin de kendi eğitim programlarını yaratacakları üzerinde duruluyor.
Trend 3 Platform Ekonomisi: Dijital şirketler yaratmak için teknolojiden yararlanan liderler, artık ekosistem temelli dijital ekonomide başarıyı getirecek, birbiriyle bağlantılı, ölçeklenebilir ve uyumluluk özellikleri güçlü bir platform ekonomisi ortaya koyuyorlar. İş yapma biçimlerini yeniden tanımlayan ve farklı büyüme fırsatları oluşturan bu platformlar etrafındaki ekosistemler ve yeni modeller, Sanayi Devrimi’nden bu yana iş dünyasında yaşanan en büyük değişimlerden birini gerçekleştiriyor.
Trend 4 Öngörülebilir Yıkım: İş modellerinin değişimi paralelinde endüstrilerin ve ekonomik segmentlerin tamamı yeniden tanımlanmak zorunda kalacak. Bu durumda, gelecek beş yıl içinde endüstriler arasındaki sınırların yok olarak, bugünkü sınırların yarısı kadar olacağı tahmin edilirken, on yıl içinde ise geleneksel endüstriler arasındaki sınırların tüm sektörler için tamamen yok olacağı öngörülüyor. Araştırmaya göre, Fortune 500 listesindeki şirketlerin çoğu 2025 yılında listede olamayacak.
Trend 5 Dijital Güven: Dijital ekonominin temelinde güven var. Dijital şirketler, güven oluşturmadan veri toplayamayacağı ve kullanamayacağı için şirketlerin güvenlik ve etik unsurlarını öncelik haline getirmeleri şart. Yani şirketler güven ortamı sağlamadan, verileri toplama ve işleme şansına sahip olamayacak. Bu nedenle gelişmiş güvenlik çözümleri sadece alan savunması yapmakla kalmıyor, veri konusunda en güncel etik standartlara uyumu da sağlıyor.