Bir DLP Sisteminin Gerçek Maliyeti Nelerden Oluşur?


Türkiye’de siber güvenliğe yönelik yasal düzenlemeler sıkılaştıkça ve veri sızıntılarının bedeli ağırlaştıkça, şirketler için koruyucu yazılımlara yatırım yapmak, olası cezaları ödemekten çok daha mantıklı hale geldi. Bu durum, daha önce bilgi güvenliği çözümlerine mesafeli duran firmaları bile harekete geçmeye zorluyor.
Ancak bir DLP (veri sızıntısı önleme) çözümü seçerken yalnızca lisans fiyatına bakmak yeterli mi? Elbette hayır. Bir güvenlik çözümünün toplam maliyetini doğru hesaplamak, hem bütçenizi korur hem de uzun vadede hayal kırıklığını önler.
DLP Maliyeti: Buzdağının Görünmeyen Kısmı
Bir DLP sistemi satın alırken tekliflerde genellikle iki kalem dikkat çeker: yazılım lisans bedeli ve kurulum hizmetleri. Oysa gerçek maliyet çok daha fazlasını içerir:
• Kullanıcı başı lisans ücreti
• Kurulum, yapılandırma ve kullanıcı eğitimi giderleri
• Teknik destek
• Güncellemeler
• Gereken donanım ve ek yazılım maliyetleri
• Sistemi yönetecek BT/güvenlik personelinin maaşları
Üstelik her üretici farklı bir lisans modeli, destek kapsamı ve teknik gereksinim sunar. Kimi yazılım düşük maliyetli gibi görünse de sonradan ciddi ek giderler yaratabilir. Kimi ise başta pahalı görünse de işletme sürecinde sağladığı avantajlarla yatırımın hakkını verir.
İyi haber şu ki, tüm bu kalemler önceden hesaplanabilir. Yeter ki neye bakmanız gerektiğini bilin.
1. Ürün Kapsamı
Tüm DLP çözümleri sızıntılara karşı koruma vaadiyle gelir. Ama önemli olan; hangi kanalları izlediği, ne kadar derine inebildiği ve bu işi ne kadar “zekice” yaptığıdır.
Çeşitli kanal denetimi
Bir DLP çözümü, e-posta, mesajlaşma uygulamaları, bulut servisleri, internet, yazıcılar ve USB gibi tüm çıkış noktalarını izlemeli. Üstelik bunu yalnızca masaüstünde değil, web ya da mobil versiyonlarda da yapabilmeli. Örneğin, bir çalışan kurumsal mesajlaşma uygulamasını telefonundan da kullanıyorsa, DLP bunu da yakalayabilmeli.
Aykırı sızıntı yöntemlerini önleme
Bazı sistemler ekran görüntüsü alınmasını önlemek için dijital filigranlar (watermark) ekler. Bu gibi detaylar önemlidir.
Gelişmiş analiz yetenekleri
Görsel analiz, OCR ile görselden metin okuma, obje tanıma gibi yapay zekâ destekli özellikler, manuel iş yükünü ciddi oranda azaltır. Örneğin gelişmiş bir DLP sistemi ile bir bilgi güvenliği uzmanı 1500 bilgisayarı aynı anda kontrol edebilir. Bu da yeni uzman arama derdini ortadan kaldırır.
2. Teknik Gereksinimler
DLP sisteminin mevcut altyapınıza uyum sağlaması gerekir; ancak bu çoğu zaman ilave yatırımları da beraberinde getirir.
İşletim sistemi ve veritabanı uyumu
Bazı çözümler birden fazla sunucu, farklı işletim sistemleri veya özel veritabanları isteyebilir. Oysa açık kaynaklı bileşenlerle çalışabilen sistemler (örneğin Ubuntu Server, PostgreSQL) ilk yatırım maliyetinizi düşürür.
Donanım ihtiyacı
Analitik modüller ve olay kayıtları için ek sunucular gerekebilir. Ancak bazı sistemler tüm bileşenlerini tek bir sunucuda çalıştırabilir ve bu da önemli bir tasarruf sağlar. Örneğin, veri deduplikasyonu sayesinde 150 farklı kullanıcıya gönderilen aynı dosyanın birçok kez kaydedilmesi yerine yalnızca bir kez saklanması depolama maliyetlerinde %20’ye varan düşüş sağlayabilir.
Modüler yapı ama tutarlı deneyim
DLP çözümlerinde modülerlik esneklik sunar. Ancak bazı sistemlerde bu modüller birbirinden tamamen bağımsız yazılımlardır. Hatta farklı üreticilere ait modüller tek marka altında sunulabilir. Bu durum, ileride entegrasyon ve güncelleme sorunlarına neden olabilir.
3. Geleceğe Hazırlık
Bugünün ihtiyaçları kadar, yarının değişen koşulları da göz önünde bulundurulmalı.
Artan yükle başa çıkabilmeli
İyi bir DLP sistemi, 500 bilgisayardan 10.000’e kadar ölçeklenebilir olmalı. Dağıtık yapılarda şubelerden merkeze veri aktarımı sırasında ağın tıkanmaması için verileri yerel olarak arşivleyip uygun zamanda merkez sunucuya aktarabilen çözümler tercih edilmeli.
Yeni iş uygulamalarıyla uyumlu olmalı
Örneğin şirket, Skype’tan Teams’e geçiyorsa, DLP çözümünüz de bu geçişi sorunsuz destekleyebilmeli.
Diğer güvenlik sistemleriyle entegre olmalı
Erişim kontrolü, SIEM ve SOC gibi sistemlerle entegrasyon yeteneği, DLP’yi yalnızca bir yazılım değil, güvenlik ekosisteminizin parçası haline getirir.
Sonuç: Akıllı Yatırım, Uzun Vadeli Kazanç
DLP sistemini akıllıca konumlandırmak için, potansiyel maliyetleri ve faydaları en baştan hesaplayın. Donanım, lisans ve insan kaynağı maliyetlerini dikkatle değerlendirin. Otomasyon kabiliyeti yüksek bir sistem, daha az personelle daha fazla iş yapılmasını sağlar.
Ayrıca, satıcının sadece teknik destek değil, kurulum, kullanıcı eğitimi ve olay inceleme konularında da yardımcı olabileceğinden emin olun. Bunlar, DLP sisteminin yatırım değil, sabit gider hâline gelmemesi için önemlidir.
En önemlisi: hedef sadece daha az harcamak değil, yapılan yatırımı geri kazandıracak gerçek bir fayda sağlamaktır. Güçlü bir DLP yalnızca veri sızıntılarını değil, aynı zamanda suistimalleri ve disiplinsizlikleri de engeller. Bu tür bir sistem genellikle 3–5 yıl içinde kendini amorti eder. Bazı durumlarda ise birkaç dolandırıcılık vakasının engellenmesi bile yatırımı kısa sürede geri kazandırabilir.
Elena Varol, SearchInform Türkiye İş Geliştirme Müdürü