Bütünleşik iletişim bir adım daha öne götürüldü


Voxporta Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan İçduygu ve Voxporta Yönetim Kurulu Üyesi Onat Acet, dünyada tek olan kendi geliştirdikleri iletişim portalı LEAPvox’ı anlatmanın yanı sıra şirketin yurtdışı hedeflerini de paylaştılar.
1975 yılında kurulan Evre Grup’un bilgi teknolojileri şirketi olan Voxporta birkaç senelik geçmişine rağmen, çalışanlarının tecrübesiyle gelen büyük bilgi birikimine sahip durumda. Onat Acet bu konuda “Voxporta’nın temeli, kısa geçmişine rağmen, çok daha eskiye dayanıyor. Uzun yıllardır bütünleşik haberleşme sistemleri, ürünler tasarlıyoruz. Voxporta’yı kurduğumuz zamana kadar; müşteri odaklı olarak özel çözümler sunduk. Zaman içerisinde gördük ki, Evre Grup’un da ihtiyaçları artıyor, sıkıntılar oluşuyor. Tüm bu sıkıntılardan kurtulmak için öyle bir cihaz tasarlayalım ki; bu cihaz özellikle KOBİ şirketlerinin tüm iletişim ihtiyaçlarını tek noktadan, tek bir cihazla karşılasın istedik. LEAPvox dediğimiz ürün ve dolayısıyla Voxporta bu şekilde ortaya çıktı” açıklamasını yaptı.
LEAPvox tamamen kendi tasarımımız
LEAPvox’ın bir KOBİ’nin tüm iletişim kabiliyetlerini tek bir cihazda topladığını aktaran Hakan İçduygu da, kullanıcının günlük işletme operasyonları sırasında bir sorunu olduğunda ilgili birimleri çağırmak yerine ürün sayesinde tek bir şirketle muhatap olunduğunu vurguladı. İçduygu “LEAPvox, hepsi bir arada bir iletişim portalı. Platform, IP telefon sistemiyle e-posta, web sunucu kabiliyetlerini hesaplı tek bir kutuda bir araya getiriyor. Bir şirkette daha verimli nasıl çalışılabilir, haberleşme giderleri nasıl azaltılabilir düşüncesiyle yola çıkılıp üretilen bir cihaz. Tamamen kendi tasarımımız. Cihaz, yapı olarak bir modem gibi çalışıyor. LEAPvox aynı zamanda elektronik faks sunucu. Biz hem KOBİ’leri hem de kurumsal, büyük yapıları hedefliyoruz” dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü: “Lisans modelimizin olmaması da büyük fark yaratıyor. Geliştirdiğimiz tüm bu teknoloji; üzerinde koştuğu donanım kadar güçlü. Dolayısıyla ürünü şekillendirirken belli bir donanıma göre hedefleyerek bu yapılıyor. Anlık olarak abone sayınız büyürken de orantılı bir şekilde donanımı büyütüyoruz. Lisans da olmadığı için uzun vadede büyük bir tasarruf sağlıyoruz.”
Sistem TMO’da test edilip onaylandı
Hakan İçduygu, 2005-2006 yıllarında Türkiye’de yavaş yavaş devlet kurumlarında elektronik imza dönemine geçilmeye başlandığını belirterek “O güne kadar devlet kurumları e-posta trafiğini esas olarak kabul etmiyordu çünkü beyan olarak kabul edilmiyordu. Teknolojinin de imkânlarıyla birlikte, ‘elektronik imza’ kavramı da yaygınlaşmaya başladı. Örneğin, Toprak Mahsulleri Ofisi de o noktada bizimle ilişkiye geçti. Bu işe başlandığı zaman 200 -250 kullanıcısı vardı; elektronik imzaya geçilince kurum içerisinde 5 bin kadar kullanıcının e-imza ile e-posta alıp göndermeye başlayacağını biliyorlardı. 2006 yılında geçici olarak bir sistem kurduk; yaklaşık 6-7 ay kadar kullandılar. Uyum sorunu olup olmadığını görmek için sistemin genel kabiliyetlerini test ettik. Kurulan sistemin güncellemesini de yaptık dolayısıyla bu şekilde devam kararını da vermiş oldular” ifadesini kullandı.
LEAPvox’ın daha seyahati bitmedi
Onat Acet ve Hakan İçduygu, LEAPvox’ın Ar-Ge projesi bir ürün olduğunun altını çizerek, grafik tasarım ajanslarının, avukatlık bürolarının, doktor muayenehanelerinin bu ürünü tercih ettiklerini, özellikle 80- 90 metrekare alanlarda rahatlıkla herhangi bir ek donanıma ihtiyaç duymadan kablosuz olarak da sisteme bağlanılabildiğini söylediler. İçduygu, “Bu bizim tek ürünümüz değil, başka Ar-Ge faaliyetlerimiz de var; çeşitli yeni ürünler tasarlıyoruz. LEAPvox’ın daha seyahati bitmedi. Yazılım tarafında da modüler, ölçeklenebilir bir yapı. ‘Bunu kurumlara uyarlayalım’ın ötesinde; yine bütünleşik, farklı, başka ürünler de tasarlıyoruz. Ne yapıyorsak; mevcut teknolojiler ve kabiliyetleri bir adım öne taşımak için bir çabadır” yorumunu yaptı.
Dizüstü bilgisayar fiyatına haberleşme sistemi
Cihazın avantajları üzerinde duran İçduygu açıklamalarını şu şekilde sürdürdü: “LEAPvox’ın; teknik, yönetimsel ve ekonomik avantajları bulunuyor. Her yerden iletişim imkânı olmasının yanı sıra kesintisiz müşteri hizmetleri desteği verebiliyorsunuz. Aylık konuşma giderleri, yatırım ve sabit giderler, düzenli bakım giderleri de azalıyor. Diğer santrallardan başlıca farkımız; çok sayıda parametreyi kendiniz yönetiyorsunuz, ayarlar uzaktan da yapılabiliniyor.
Bu sistemi bulut mantığıyla çalıştırdığınızda 100 binlerce aboneye çıkmanız mümkün. Bu çok ciddi bir rakam; hizmet sağlayıcı gibi oluyorsunuz. Bir ilin ilçenin telefon santralı gibi çalışabilirsiniz. O açıdan çok küçük ofislerden, rahatlıkla 10 binlerce abonesi olan bir yapıya geçişiniz mümkün. Sistemimiz, güvenlik açısından saldırılara akıllı şekilde cevap verebilecek çeşitli kabiliyetlere ve fonksiyonlara sahip. İşi çok daha verimli hale getiriyor, her aramada en ucuzunu kendi içinde buluyor. Garanti kapsamında güncellemeler ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor. Cihazla video konferans da yapılıyor. Bütünleşik iletişimi bir adım daha öne götürdük. Depolama özelliği de olan cihazla, kaliteli bir dizüstü bilgisayar fiyatına tüm şirketinizdeki haberleşme sistemlerinizi sağlayabiliyorsunuz.”
Marka değeri çok önemli
Yurtdışına açılmanın kendileri için önemine değinen Onat Acet, “Ürünün tasarımına kadar çok uğraşıldı, çok zaman ayrıldı. Yazılım, Ar-Ge işin temel parçası ama markalaşma, marka değeri, tasarım bizler için çok önemli. Başından beri yurtdışına açılma planımız vardı; yurtdışından da ilgi ve potansiyel gördük. Hatta ilk satışımızı Hollanda’ya yaptık. Devlet kurumlarımızdan da büyük ilgi var. Biz bir teknoloji şirketiyiz. Üretim kısmında çeşitli iş ortaklıklarımız da bulunuyor; üretimimizin ağırlıklı bölümü Uzakdoğu’da gerçekleşiyor. Buradaki esas katkı yazılım; bu kısım tamamen bize ait. Özellikle yazılımın inanılmaz bir katma değeri ve getirisi var. Çok hızlı şekilde büyüyeceğiz; devlet ihalelerimiz ve bayileşme çalışmalarımız devam ediyor” dedi şirketin hedeflerini de şu şekilde aktardı: “Milli bir şirketiz, tamamen yerli kabiliyetlerle bu teknolojileri getiriyoruz. Hedefimiz Avrupa, ABD; özellikle müşterinin bu tür teknolojilere hazır olduğu ülkeler. Türkiye de bizim büyüyeceğimiz yerlerden biri. Amacımız; çok ileri olduğumuz bu teknolojiyi çevre ve gelişmiş ülkelerde yaymak. Aynı zamanda Ar-Ge çalışmalarını devam ettirip iletişimi daha verimli, daha ucuz hale getirebilecek yeni teknolojiler eklemek ve bunu da müşterilerimize ucuz ve kolay şekilde sunmak.”