Dördüncü kuvvet sosyal medya

Burun kıvırsak da kabul etmek istemesek de eleştirsek de yakında cazibesini kaybeder desek de sosyal medya yadsınamaz bir gerçek. Hatta öyle bir gerçek ki geçtiğimiz hafta “dördüncü kuvvet” olduğunu da tescilledi.  Geleneksel medya tarafına baktığımızda ise ana “akım medya”nın inandırıcılığını kaybettiğini, belirli bir alana yoğunlaşan medyaya olan rağbetin ise arttığını görüyoruz ama artık ana oyuncu sosyal medya ve oyunun kurallarını da o belirliyor.
Sosyal medyanın bu kadar güçlenmesi onu bir provokasyon platformuna da dönüştürebilir. Sosyal medyada yer alan her içeriğin doğru olduğu diye bir şey de yok ama bu sosyal medya gerçeğini değiştirmez. “Kaset-kalem ilişkisini” kuramayan ama herhangi bir yeni cihaz ya da sistemin özelliklerini kullanım kılavuzuna bakmadan çözebilen yeni nesil için de “sosyal medya korkuları” hiçbir şey ifade etmiyor. Ancak artık tüm kurumların, şirketlerin (kahveci, dondurmacı ve büfeciler de dahil), bankaların, siyasilerin, sanatçıların vs. sosyal medyayı artık biraz daha ciddiye almalarında fayda var.