Kimliğim, şekildeki gibi


QR (Quick Response) kodları kartvizit ve kongre kimliklerine girmeye başladı. Olacağı buydu. Sadece t-shirt’lerin üzerinde hoşluk ve ilginçlik olarak kalamazdı. Bu yeni “yenilik”ten yararlanmak için akıllı bir telefon gerekiyor. Kamerayı QR üzerine tuttunuz mu, birkaç aşama sonra ilgili sitedesiniz. İşte ekranda bilgi hazır.
QR kodlarının böyle uluorta kullanıldığı bir konferansta millet, Japonlar gibi ha babam fotoğraf çekmiş -QR avcılığı yapmış. Kimse de, “kardeş, benim resmimi niye çekiyorsun?” diye sormuyor- soramıyor. Eh, bu durumda, sadece konferans bilgisi için değil, kişisel bilgi için de bu fotoğraflar çekilmiştir?
Konferansta bir QR fotoğrafı çekip, bunu konferans sitesindeki sosyal paylaşım kısmına koyunca, kişiler birbiriyle bağlantıya geçiyor. Kartvizit aldın verdin yok. Dur, telefonunu yazayım yok. Hangi bilgin “kamuya açıksa”, o bilgiyi o kişiyle paylaşıyorsun. Bir tür Facebook/Twitter durumu. Zaten Facebook, abonelerini QR kodlarıyla tanımlamayı düşünüyormuş. Adres yazma “zahmeti” olmayacak-tıkla QR’ı, ulaş kişiye. Henüz düşünce aşamasında. Ama acaba her abone, bu fikri destekler mi? Bir aboneye yollanan mesajı, bütün “arkadaşlarına” gönderdi diye Facebook dayak yemişti. Herkes, herşeyini, herkesin bilmesini ister mi? Bazısı isteyebilir? Ama herkes istemez.
QR kullanımı Türkiye’de gıdım gıdım ilerliyor. Şimdilik, bazı gazetelerin bazı haberlerinin görüntülü olanlarına bağlantı sağlamaya yarıyor. Sosyal paylaşım şeklinde bir kullanıma henüz zaman var. O da olduğunda, aynen Facebook, sonra Twitter’daki gibi-özellikle medyada- bir virüs salgını şeklinde moda olacaktır-kesin!