Küresel çalışmalara imza atılacak

İnternetin ve teknolojinin ucuzlaması, veri iletişim kaynaklarının artması ve kapasitelerin genişlemesi, bulut hizmetleri talebinde büyük bir ivme oluşturdu. vMind CEO’su Volkan Duman, 2012 itibariyle vMind kurucu ekibiyle stratejilerini nasıl belirlediklerini şöyle anlattı: “Madem otoyollar hızlandı, genişledi, ucuzladı ve teknik olarak dünyanın başka bir yerindeki uygulamalara erişim çok daha uygun hale geldi, peki biz kaliteli ve uygun maliyetli şekilde bu uygulamaları nasıl tek merkezden erişilebilir kılarız? Amacımız; hizmet kalitesini düşürmeden, tüm bu mevcut kabiliyetleri daha yaygın hale getirebilmek oldu. 2013 başında kurulan vMind, daha sonra “bulut teknolojisi” olarak bilinecek hizmetleri için gerekli yatırımları tamamlamış; güvenilir bir bilişim limanı olmak mottosuyla “PortvMind” markasını kendisine tescillemiş oldu.” Hedef ise dünya ölçeğinde çalışmalar yapabilmek ve katma değer sağlama konusunda kalıcı bir marka olarak devam edebilmek. Müşterilerinin tercih edecekleri seçenekler arasındaki farkı net olarak görebilmesini istediklerinin altını çizen Volkan Duman, sorularımızı yanıtladı:

Sektörde rekabeti nasıl değerlendiriyorsunuz? Çözümlerinizle nasıl konumlanıyorsunuz?

Yarış halinde olduğunuz rakiplerin teknolojileri ve getirdiği çözümlerle ilgili bir şeyler söylemeye çalıştığı ortamda, sizin de söylemle kalmayıp, yaptığınız şeylerin kendisini göstermeniz gerekiyor. Biri private cloud, diğeri public cloud olmak üzere iki farklı alt yapıya sahibiz. TeknoPark’ta geliştirdiğimiz çok sayıda çözümümüz var. Yönetilen hizmetlerle birleştirdiğimiz ve birçok özel ya da tüzel şirketin ihtiyacı olan şeyler bunlar. Önemli olan ise ihtiyacı olanla, çözüm olarak geliştirilen ürün ve hizmetlerin en doğru şekilde bir araya gelebilmesi. Rekabetin, teknolojinin, telekomünikasyon altyapılarının hızlanması gibi sebeplere ek olarak, bunların işletim maliyetleri, karbon salınımının kontrol altına alınma zorunluğu, yetişmiş iş gücü istihdamında sorunlar bulut tercihini de etkileyen etmenler. Buluta geçişle ilgili yaklaşık 17 sebep var. Bunların içerisinde maliyet, yani finans tarafı en başta. Veri güvenliği, felaket kurtarma, sürdürülebilirlik, yönetim gibi birçok mesele de buluta geçiş tercihini desteklemekte. Zaman geçtikçe ve farkındalık oluştukça şirketler, bireyler bundan kaçış olmadığını anlıyorlar.

Danışmanlık desteği bulut odaklı sunumlarda önemli, değil mi?

2013’ten beri bu işi yapıyoruz ve daha terminolojisi oturmamış bir işi yapıyorsanız, müşterinizin ihtiyacını, alması gereken servisin ne olduğunu anlatmakla, yani danışmanlıkla işe başlıyorsunuz. Yapımız da bu anlamda ikiye ayrılıyor. İlki private cloud. Finans, savunma, sanayi, otomotiv, turizm gibi sektörlere hizmet sunuyoruz. O müşterimizle net konuşabiliyorsak, ihtiyacını anlıyor ve işimizin kalitesini gösterebiliyoruz. Böylece bizden ihtiyacı olan özel servisi alıyor. Bunun gibi HPC, GPU sanallaştırma, IaaS, SaaS odaklı verdiğimiz servisler var. Global şirketlerle rekabet için ilk kuralımız buydu. Zaten her şey standart olsa, yani herkes private değil public’le yetinse, bizim gibi şirketler olmaz. İşimizi düzgün yapabildiğimizi göstererek rakiplerimizden ayrıştığımız nokta da bu.

Yönetilen hizmetlere şirketler nasıl bakıyorlar?

Henüz sınırlı. Ancak yapay zeka ile artmaya devam edecek bulut yatırımları ve siber güvenlikte atakların çeşitlenmesiyle birlikte şirketlerin yönetilen hizmetlere duyacağı ihtiyaç artarak devam edecek. Yönetilen hizmetler doğru anlatıldığında, bunun onların üstünden inanılmaz bir yük aldığının farkına varıyor, tüm adımları yönetim bedeli olarak güvendiği bir partnere vermesi ile büyük bir avantaj elde ediyorlar. Yönetilen hizmetler tarafında iş ortaklarının, büyük pazarda ihtiyaçların çok fazla olması sebebiyle birbirleriyle organize çalışabilmesi de önemli. Her yönetilen servisi, her bulut şirketinin veya her entegratörün kendilerinin vermeye çalışmayacağı bir modele gitmek bizim çıkış yolumuz. İnsan kaynağıyla ilgili insan kaynakları şirketiyle çalışıyoruz. Pazarlamayı outsource etmiş durumdayız. Çünkü bir konu ne kadar titizlikle yapılırsa o kadar farklı ihtiyaçları ortaya çıkartıyor. Buna uygun bir ekosistem oluşturuyoruz. İş ortaklarımız private ve public servislerinden bazılarını tercih ederek müşterilerine o alanla alakalı yönetilen hizmetler verebiliyor. Biz de bu ihtiyaçla ilgili ‘bakın bu iş ortağımıza çalışabilirsiniz’ diyebiliyoruz. Çünkü onların da platformu bizde. Müşteri ise bizim referansımızla vMind’ın güvenilirliğine dayanarak dönüp ‘evet bu hizmetin kalitesi iyiyse, bu hizmet de kalitelidir’ diyor. Bu yönüyle içinde servislerimiz, bizim teknolojik altyapımız üzerinde ürün geliştiren şirketlerin, o teknoloji altyapısında çalışan şirketlerin birbirleri arasındaki servis değişikliği yapabileceği bir pazar yeri gibiyiz.

Yurtdışında iş ortağı ile mi yoksa bizzat kendiniz mi konumlanacaksınız?

Artık vMind’in global bir oyuncu olması ve ekosistemini genişletmesinin zamanı geldi. Globalde de 2025 hedeflerimiz net. Orada iş ortakları olur. İş ortaklığı bazen bir bayi olabilir, bazen stratejik olarak orada bir şirket kurup o şirketin resmi ortakları şeklinde olabilir. Kendi geliştirdiğimiz teknolojiler ve iş yapış modellerinin ihraç edilmesi, yani o şirketin, o bölümünün yatırım alması veya satılması şeklinde olabilir. Bunların her biri ciddi çalışma gerektiriyor. En büyük başlığımız ise zaman. Dolayısıyla öz sermayesiyle büyüyen bir şirketin globalde oynamak için globalin kurallarına uygun hareket etmesi gerekiyor. Bu konularda dünyanın çeşitli yerlerinden yatırım şirketleri ve stratejik organizasyonlarla da temas içindeyiz. Bu ideallerimize bir Türk şirketi olarak gitmek istiyoruz, ama buralarda stratejik bazı ortaklıklar almak durumunda da olabiliriz.

İş ortağı ekosisteminiz hakkında bilgi verir misiniz? 

Bayiler ve birlikte hizmet ürettiğimiz veya bizim üzerimizden servislerini veren iş ortaklarımızı artık birbirinden çok fazla ayıramıyor, genel bir iş ortaklığı ekosistemi tanımını kullanıyoruz. Çünkü bugün müşterimiz olan şirket; zamanla birlikte proje yaptığımız bir hal alabiliyor. vMind’in servislerine ve entegrasyon şirketlerinin kendi bölgesindeki müşterilerine sattığı, bizim işimizi yaygınlaştırmayla görevlendirdiğimiz veya bizi bu anlamda seçen iş ortaklarıyla çalışıyoruz. Bu da iş ortağı ekosisteminin bir parçası. Dolayısıyla bunların tamamını saydığımız zaman 100’ün üzerinde bu sayı. Tedarikçimizi seçiyoruz. Bizim de içeride yapmak zorunda olduğumuz ürünler ve çözümler, hizmetler var. Bir taraftan da spesifik servislerle ilgili yetkinliği ile öne çıkan iş ortaklarını seçiyoruz.

Ortaklık veya işbirliği teklifleri geliyor mu?

Geliyor, evet. Şirket tamamen benim değil, ben büyük ortağım. Tüm bu anlattığım stratejileri, sunduğumuz çözümleri hiç yatırım almayacak, hiç iş ortağı, yatırım, finansman, kredi gibi kaynaklar kullanmadan yapacakmış gibi bir iş planı yaptık. Globale oynayacaksak evet, ciddi bir finansman ihtiyacı var, ama stratejik olarak oradaki duruşuyla ve iş ortağı kabiliyetleriyle, pazar payı hakimiyetiyle bu işi geliştirecek, katalizör olacak bir iş ortağını tercih ederiz. Dolayısıyla bu planların içerisinde henüz bu girişimden çıkmak gibi bir durum yok. Ama kendi pozisyonum gereği, işinize ve ideallerinize ulaşmak için çıkış yapmak zorunda kalabilirsiniz. Burada gerçekten stratejik olarak iyi bir yatırımcı bulursak, onlar da ‘büyük ortak biz olacağız’ derlerse, ben de o ideallere ulaşılmasıyla ilgili bir sıkıntı görmez, şüphe etmezsem buna müsaade ederim. Bulut bilişim ve yönetilen hizmetlerde geliştirdiğimiz teknolojiler, bu alanda yaptığımız derinlemesine analizler ve bunlarla birlikte yaptığımız çalışmalar bizi farklı kılıyor.