Mangala teknoloji istemeyiz


Hürriyet gazetesinin 10 yıl önce 3 Temmuz 2006’daki haberiydi: Yozgat’ta antik Pteria kentini aramak amacıyla Kerkenes Dağı’nda ODTÜ ve Chicago Üniversitesi’nden kazı ekibi, çanak antene alüminyum folyo sararak, bunu güneşe doğrulttu. Uydu alıcısı kısmına da tencere oturttu. Güneş ışığıyla yaprak dolma pişirdiler. Reçel, komposto, marmelat ve çips de yaptılar. Adına da Güneş Ocağı dediler.
Haber, bir Zihni Sinir Procesi gibi sunulmuştu. Oysa, güneşi fazlasıyla bol, gelişmekte olan bir çok ülkede Güneş Ocağı biliniyor, kullanılıyor. Hatta, ABD’de Cornell Üniversitesi’nde Güneş Ocakları Küresel Ağı (SCIN) diye bir de Ar-Ge merkezi var. Nikaragua’lı bir kadın kooperatifiyle ortaklaşa proje üretiyorlar. Güneşi gökyüzünde izleyerek gün boyu azami enerjisinden yararlanan hareketli modeller yapıyorlar. Sadece pişirme için değil, gıda kurutma ve kahve kavurma için “ayarlı” modeller de…
Sırada bir inovasyon haberimiz var: Gelişkin Güneş Ocağı PhotonGrill’de metal yok. Şişirilebilir hafif yanmaz bir plastik malzeme var. Şişince çanak antene benziyor. Güneşten gelen ısı, iç yüzeyi parlak çanak vasıtasıyla çanak odağında yoğunlaşıyor. Odağa yerleştirilen tencere tabanında ışık, ısı enerjisine dönüşüyor. Bu cihazı üretmek için Kickstarter’dan 100 bin Euro istediler. Ama sadece 158 kişi 34 bin 617 Euro verdi. Proje iptal.
İkinci inovasyona bakalım: MIT hocası David Wilson, gündüz güneş ışığını depolayan, akşam yemek pişirmede kullanan bir cihaz yaptı. Wilson Solar Grill’deki mercek, bir konteynerdeki litrum nitratı eritiyor. Bu, pil görevi yaparak güneş enerjisini 25 saat saklayabiliyor. Ama bu proje de Ar-Ge düzeyinde kaldı. Projeden 2013’ten beri ses yok. Millet, klasik mangalına teknoloji istemiyor anlaşılan.