Mavi Altyapı ve Ağ Operasyonları Direktörü Engin Şahin: “AI ODAKLI ÇALIŞMALAR YAPMAK İSTİYORUZ”


“Farklı ülkelerde yerel veri merkezi hizmet sağlayıcıları ve on-prem altyapılarla çalışan bir yapıyı, hyperscaler çözümleri kullanarak konsolide ediyoruz. Bu çalışmalarımız ile altyapıyı modernize ederke aynı zamanda iş sürekliliğini artırmayı, maliyetleri optimize etmeyi ve daha esnek bir operasyonel yapı oluşturmayı hedefliyoruz. Yerel operasyonlarımızın dağıtık yapısı nedeniyle veri yönetimi ve güvenliği konularında daha güçlü sistemlere ihtiyaç duyuyoruz. Bu kapsamda, Türkiye’de bir disaster recovery merkezi kurma planımız, iş sürekliliği ve acil durum yönetimi açısından kritik bir adım olacak.
Cloud güvenliği, geleneksel güvenlik mimarisinden tamamen farklı bir anlayış gerektiriyor. Artık klasik yöntemlerle güvende hissetmek mümkün değil. Bulut tabanlı sistemler, daha dinamik ve karmaşık tehditlerle karşı karşıya kalıyor. Bu yüzden yalnızca IPS ve IDS gibi geleneksel araçlara güvenmek yeterli değil. Daha kapsamlı bir yaklaşım için tehdit istihbaratı, Zero Trust modeli ve proaktif risk yönetimi gibi modern yöntemleri kullanıyoruz.
Cloud güvenliği stratejimizde, geleneksel araçların bulut ortamında optimize edilerek uygulanması önemli bir yer tutuyor. Örneğin, Endpoint Detection and Response (EDR) ve Managed Detection and Response (MDR) gibi sistemleri operasyonel süreçlerle daha entegre hale getiriyoruz. Bu entegrasyon, tehditlere daha hızlı ve etkili bir şekilde yanıt vermemizi sağlıyor.
Cloud dönüşümümüzle birlikte, yapay zeka (AI) tabanlı çözümleri operasyonlarımıza dahil etmeyi hedefliyoruz. AI’ı yalnızca güvenlik açıklarını tespit etmek için değil, iş süreçlerini optimize etmek, öngörü analitiğiyle riskleri önceden belirlemek ve kullanıcı deneyimini iyileştirmek için kullanmayı planlıyoruz. Bu, yalnızca güvenliği artırmakla kalmıyor; aynı zamanda operasyonel verimliliği ve karar alma süreçlerini de güçlendiriyor.
Cloud dönüşüm süreçlerimizde, yalnızca teknolojik yenilikleri değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik ilkelerini de önemsiyoruz. AWS gibi hyperscaler platformlarının sürdürülebilir enerjiyle desteklenen veri merkezleri, çevresel sorumluluğumuzu destekleyen önemli bir bileşen. Bu dönüşüm, şirketimizin sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlarken, enerji verimliliği açısından da fayda sunuyor.
Cloud dönüşüm sürecimiz, yalnızca bir teknoloji değişimi değil; aynı zamanda iş süreçlerimizi yeniden tanımlamak ve daha yüksek standartlara ulaşmak için bir fırsat. Her yeni servis ve uygulamayla, daha güvenli, daha sürdürülebilir ve daha verimli bir yapı inşa ediyoruz. Gelecekte, multi-cloud uyumlu çözümlerle genişlemeye devam ederek, güvenlik ve verimlilikte yeni standartlar belirlemeyi hedefliyoruz.”