OSTİM’in hedefi: Sanal Fabrika


OSTİM Bilgi ve İletişim Teknolojileri Müdürü Mustafa Aktaş, üniversite – sanayi iş birliğine vurgu yaparak sanayiye özgü özel programlara olan ihtiyaca dikkat çekti.
OSTİM Organize Sanayi Bölgesi olarak 2003 yılında fiber optik ağ kurduklarını belirterek sözlerine başlayan Mustafa Aktaş, o dönemden beri şöyle bir hedefleri olduğunu da kaydetti: “OSTİM’deki firmalar genelde KOBİ ve bunlar birbirlerini tamamlayan işler yapıyorlar. Bir firma metal üretirken diğeri torna, bir başkası da boya işi yapıyor. Burayı aslında tek bir fabrika olarak düşünüyoruz; OSTİM olarak bir ‘Sanal Fabrika’ vizyonumuz bulunuyor. Firmalar birbirlerinin tamamlayısı işler yaptıklarından onları organize etmek istiyoruz; bilişimi de bunun aracı olarak kullanıyoruz.”
“Firmalarımıza bilgi güvenliği konusunda farkındalık yaratmak istiyoruz”
Aktaş, fiber optik ağ kullanarak OSTİM’deki bilgisayar kontrollü tezgâhlarla ortak program kullanma hayalleri bulunduğunu dile getirerek, “Firmalarımızda; CAD – CAM ve kurumsal kaynak programlarının kullanımı çok yaygın. Bunların ortak tedariğiyle ilişkin bir çalışma yapmaya çalışıyoruz. Geçmişte 9 tane program belirlemiştik. Daha sonra fiber optik hatların ve bulut bilişimin gelişmesiyle bu biraz geride kaldı ama yeniden başlayacak. Hâlâ da böyle bir perspektifimiz var. Şu anda kendi fiber optik hatlarımızı Türk Telekom’a devrettik. En önemli projelerimizden biri de bu hatların devreye alınması. Aynı firmanın farklı sokaklarda şubeleri bulunuyor, bu nedenle aynı programları kullanabilmeleri çok önemli. Bakır kablolar yeterli değil” dedi.
Geçmişte KOBİ’leri bilgilendirme amaçlı toplantılar düzenlediklerini söyleyen Aktaş, Türk Telekom ile bereber yine bu toplantıları gerçekleştireceklerini belirtti. Bilgi güvenliğinin öneminin altını çizen Mustafa Aktaş, KOBİ’leri bu konuda da bilgilendirmeye çalışacaklarını ifade ederek şunları kaydetti: “OSTİM’de 5200 firma bulunuyor; 70 bine yakın da çalışan var. Web sayfalarımızda firmalarımızın tüm bilgilerini yayınlıyoruz; oradan ciddi talep alıyorlar. Diğer yandan bilişim konusunda destek vermeye çalışıyoruz; ücretsiz danışmanlık hizmeti gibi düşünebilirsiniz. Firmalarımız asıl kendi işleriyle ilgilendiklerinden bilgisayar sistemine çok vakit ayıramıyorlar. Genelde deneyimi az olan bilgisayar firmalarından destek aldıklarından, bu da ciddi sıkıntılar oluşturuyor. En büyük hedefimiz; bilgi güvenliği konusunda bilgilendirme ve farkındalık yaratmak, önümüzdeki süreçte toplantılar düzenleyeceğiz.”
Terzi işi basit programlara ihtiyaç var
“Hiçbir şey üretimden bağımsız olamaz, yapılamaz. Üretimle ilişkili olamayan hiçbir şey başarılı olamaz” yorumunu yapan Aktaş, üiversite-sanayi iş birliğine şöyle dikkat çekti: “2-3 yıl öncesine kadar üniversiteler sanayiye neredeyse hiç gelmiyordu. Şimdi üniversiteler burada bölümler dahi açtı, öğrenciler de firmalarda staj yapıyor, çalışıyor. Şirketlerimizi tüm cihazlarımızı yazılımlarla yönetiyoruz, kontrol ediyoruz. OSTİM’in en büyük sorunlarından birisi üretimleri takip edecek program bulmakta zorluk çekilmesi. Paket programlar sorunu çözmüyor. Küçük ölçekli firmalar, çok büyük paket programlara bütçe ayıramıyor. Küçük paket programlar da ihtiyaca cevap veremiyor. Terzi işi basit programlara ihtiyaç var. Teknoparklardaki yazılım şirketlerine iş düşüyor; görüşmeler yapıyoruz. Lisanssız hiçbir program kullanmıyoruz; firmalarımıza da bunu öneriyoruz. Bilgi teknolojilerinin de ucuzlaması gerek. Hizmet tarafı pahalı kalıyor.”
Bilgi güvenliği her şeydir
Güvenlik konusunu yeniden gündeme getiren Aktaş, “Bilgi güvenliği her şeydir; bir bilgi işlemcinin bilmesi gereken 3 şey vardır, bunlar; ‘yedek, yedek ve yedek’tir” dedi ve konuşmasının başında ifade ettiği ‘Sanal Fabrika’ hakkında şu eklemeleri yaptı: “Bununla ilgili yazılım da yaptırıyoruz. OSTIM yan sanayi olarak çalışıyor ama büyük şirketlerden iş alındığında da bu işin paylaştırılması önemli. Asıl amaç firmalara koordineli olarak birbirlerini destekleyecek şekilde paylaştırılması. Bir fabrikanın farklı atölyeleri gibi düşünülerek o şekilde üretimin, tasarımının, yönetiminin planlanması kafamızdaki sanal fabrikayı oluşturuyor. Dışarıdan sipariş aldığımızda da yazılım vasıtasıyla firmalara dağıtılması ve takip edilmesini planlıyoruz. Hangi firmanın makinesi boşsa, o işin o firmanın yazılımına gönderiliyor olunması gerek. Ağ kurmak teknik olarak kolay ama asıl zor olan insanların kafasındaki değişime karşı gelen katı yapı. Bu yapıyı yıkmak, fikirlerini, alışkanlıklarını değiştirmek çok zor. Firma sahiplerinin bir araya gelip bu işte varım demesi, ortaklık kültürünün oturması gerek: Önemli olan zihniyet değişikliğinin sağlanması.”
Sanayinin gelişmesi için ekosistem şart
Mustafa Aktaş, maliyetleri kontrol altına almak için artık geleneksel yöntemler yetmediğine vurgu yapıp firmaların da programların farkına vardığını belirterek “Artık teknolojiyi kullanıyorlar; örneğin cep telefonundan iş yerindeki kameraya bakıyor. OSTİM’de savunma sanayine çalışan firmalar yaygın. Bu firmalar belli standartlarla belli şekilde yazılımlarla takip edilen üretimler istiyor. Ana sanayi firmaları KOBİ’leri bu standartlara zorluyor. Firmlarımızın yüzde 60’ı metal ve metal işleri ile uğraşıyor ve fason çalışıyorlar. Nihai ürün üreten firmalarımız var ama çok fazla değil. Genel olarak yan sanayiye çalışıyorlar. Teknolojik olarak Ar-Ge yapan firmalar da bulunuyor. Yazılım olarak Türkiye’de yapılmayacak bir şey yok. Ama belli bir yerde bellli sanayinin sanayinin gelişmesi için ekosistemin oluşması gerekiyor. OSTIM’deki ekosistem metal ve metal işlemeye yönelik. Yedek parça takip programları yapan 2 tane firmamız mevcut; onların yaptığı bu programlar dünyada yoktur. İhtiyacı bildikleri için ona göre yazılım üretiyorlar. OSTİM’de olduğu için bunu yapabiliyor. OSTİM’de tercih edilmesi gereken yöntem bu olmalı. Burada da devamlılık sorunu ortaya çıkıyor. Kurumsal firmalar esnekleştirebilir model geliştİrebilirlerse KOBİ’ler daha rahatlayacak” açıklamasını yaptı.