- Reklam -
Ana Sayfa » Bilişim Dünyası

Siber kıyametin şifresi: 94, 416, 71, 84

Levent Daşkıran Tarafından 11 Mart 2013
0
949 Görüntülemeler




Siber kıyametin şifresi: 94, 416, 71, 84

Başlıkta yer alan bu dört rakam, mevcut sorunlarımızı görmezden gelme konusunda ne kadar başarılı olduğumuzu ortaya koyuyor.

4, 8, 15, 16, 23, 42. Lost dizisinde kıyameti engellemek için her 108 dakikada bir konsolun başına geçip bu rakamları yazmanız gerekiyordu. Dünya üzerinde yan yana gelmiş belki de en ünlü 6 rakam. Bugüne kadar kimbilir kaç kişinin lotoda hayallerini süsleyen kombinasyon.
94, 416, 71, 84. İlk bakışta yukarıdaki rakamlar kadar ilgi çekici görünmese de bu dörtlü bize bambaşka şeyler anlatıyor. HP Yazılım Grubu’nun Güvenlik Ürünlerinden Sorumlu Yöneticisi Art Gilliland, RSA Conference 2013’te yaptığı sunumda paylaştı bu rakamları.  “Sistemlerimize sızmaya çalışan rakiplerimize karşı verdiğimiz savaşı kaybediyoruz ve hepsi de bu 4 rakamın bize anlattıklarına yeterince önem vermediğimiz için” diyor Gilliland.

n Peki bu rakamlar ne anlama geliyor?
94. Farkındalık kaybı. Kurumların yüzde 94’ü siber saldırıya uğradıklarını kendi olanaklarıyla değil, bir başkasından duyuyorlar. Birileri evinize giriyor, içerde serbestçe dolaşıyor ve olayların yüzde 94’ünde siz bunu komşunuzdan, arkadaşınızdan duyuyorsunuz.
416. Kurumların siber sistemlerine sızan kişilerin yakalanmadan önce ortalama içerde kalma süresi. Evinize giren hırsız aylarca kanepenizde yatıyor, sofranıza oturuyor ve siz bunu ancak 416 gün sonra fark ediyorsunuz.
71. 2010 yılından bugüne sistemlere yapılan sızmaları tespit etmek için harcanan sürenin uzama oranı. 2010 yılında bir saldırganın sistemlere sızdığını anlamak 100 birim sürüyordu, bugün 171 birim sürüyor. Uzayan sürenin getirdiği maddi külfet artışı yüzde 42.
84. Uygulamaların verdiği açık oranı. Güvenlik
endüstrisi ağ ve işletim sistemlerini daha güvenli hale getirmeye çalıştıkça saldırganlar uygulamalara el atmaya başladılar. Bugün yaşanan sızmaların yüzde 84’ü
uygulama katmanında gerçekleşiyor.
n Bizi bu kadar zayıf kılan ne?
Gilliland’a göre bunun birkaç sebebi var. Birincisi, bizler güvenlik konusundaki yeteneklerimizi standartlarla belirliyoruz. Bu standartlar her ne kadar alt sınırın yükselmesine ve bilincin oturmasına katkıda bulunsa da, kapasite ve yeterliliğimizi öngörülebilir kılıyor.
İkincisi, saldırganlar kurumlardaki güvenlik dahil olmak üzere bütün yatırımların bütçe dönemleri çerçevesinde gerçekleştiğinin farkında ve aradaki boşlukları iyi değerlendiriyorlar. Bu sayede yeni bir standardın veya teknolojinin henüz yerleşmediği bir noktadan vurabiliyorlar.
Üçüncüsü, kurumlar her yeni teknolojiyi ve fonksiyonu bir araya getirirken karmaşık iş süreçleri içinde birbirine bağlamak zorunda kalıyor. Saldırganlar bunun zaman alacağını biliyorlar, her defasında ideal bir şekilde gerçekleştiremeyeceğinizi ve açık vereceğinizi de biliyorlar.
“Tüm bu rakamların bize gösterdiği, artık siber saldırılarla mücadelede olaya bakışımızı farklılaştırmamız gerektiğidir” diyor Gilliland. “Artık birkaç adım geri gidip kendimize şöyle bir bakmamız, kendimizi onların gördüğü şekilde görmemiz lazım.”
Peki karşımızdakiler kim? Şan şöhret peşindekiler mi? Yalnız kurtlar mı? Biraz eğlenmek isteyenler mi?
Hayır. Karşımızda tıpkı kurumlar gibi profesyonelleşmiş organizasyonlar var. Tıpkı diğer alanlarda olduğu gibi belli noktalarda uzmanlaşıyorlar. Kendi içlerinde zengin ve karmaşık bir ekonomik döngü mevcut. Bir aradalık, bilgi ve istihbarat paylaşımı konusunda bizden kat be kat daha iyiler.
Gilliland’e göre yeni güvenlik algısında bu ekonomik döngüyü kırmak gerekiyor. Oysa bugün kurumların giriş noktasında sızmaları engellemek için harcadığı para, diğer tüm çabaların 5 katına eşit. “Kale duvarlarının arkasına saklanıyoruz, tüm çabamızı ve kaynağımızı giriş noktasındaki sızmaları engellemek için harcıyoruz. Oysa biz dünyanın en iyi savunmasını da yapsak, karşı tarafın sadece bir kez başarması yeter” diyor Gilliland. “Oysa kazandıkları zaman ne yapacağımızı da planlamamız lazım. Zararı nasıl geriye döndüreceğimizi, müşterilerimize ne söyleyeceğimizi, itibarımızı nasıl koruyacağımızı… Peki biz bunlara ne kadar önem veriyoruz?”
Özetle saldırganlardan öğrenmemiz gereken çok şey olduğunu söylüyor. Çözümün onlar kadar farkında, onlar kadar birlikte, onlar kadar uyanık olmaktan geçtiğine inanıyor.
Gilliland’ın konuşmasının tamamını bit.ly/gilliland adresinden izleyebilirsiniz.

Levent Daşkıran





Yazar

Levent Daşkıran


Sonraki Habere Geç

Çıta yükseltme oyunu

Bir Yorum Bırak

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.

  • Bizi takip etmek için

  • Popüler İçerikler

    • 1
      Stratejik teknoloji dikeyleri yatırımlarda başı çekecek
    • 2
      Türkiye’de yapay zekâ yetkinliklerine ilgi artıyor
    • 3
      Gündem yapay zeka ve uçtan uca entegre müşteri deneyimi oldu
    • 4
      Yapay zeka destekli görüntülü iletişimde yenilik!

  • " Bu sitede yer alan yazılar (içerik) üzerindeki 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu altında düzenlenen tüm maddi ve manevi haklar eser sahibi olan BThaber'e aittir. Söz konusu içerikler eser sahibinin izni olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, işlenemez, değiştirilemez veya başka internet sitelerinde ya da basılı veya görsel yayın yapan diğer mecralarda yayınlanamaz. "
    +90 216 2259442
    İletişim & Satış : info@bthaber.com.tr
    Bulten Gönderimi : bulten@bthaber.com.tr

    BThaber Bültenleri İçin Kaydolun





  • BThaber’de aramak için:

  • Son İçerikler

    • Bulut güvenliğinde 'Wiz'yoner yaklaşım
    • Dijital ikiz, verimi iki kat artırıyor
    • Sovos’un BTP Tabanlı e-Dönüşüm Çözümü, SAP® Store’da Yayında
    • Hibrit ve elektrikli araçların kiralama pazarındaki payı artıyor
    • Emlak sektörüne yapay zekâ dokunuşu

  • KURUMSAL
  • KÜNYE
  • Anasayfa
  •   
  •  
  •   
© Copyright 1995 - 2025 BThaber | Powered By BUBERKA YAZILIM
Geldanlagen
Aramaya başlamak için birşeyler yaz ve enter tuşuna basın

Bildirimler