Ülkemiz açısından teknolojiye bakışta ÖNEMLİ ŞEYLER (6)!
Edison ampul, Graham Bell telefonu alsa, Ortaçağ’da olur tüm dünya. Napolyon, Hitler, Churcill neyi geri alsa Ortaçağ’a düşeriz ki…
Beş ay geride kaldı ve her ayın 3. haftasında sırayla ele aldığım ‘Önemli Şeyler’ yazılarımın sonuncusu “Küresel eğilimler ve nereye koşuyoruz/ koşturuluyoruz?!” başlığıyla noktalanıyor.
Teknolojideki gelişmeler izlenebilir şekilde gerçekleşirken aniden birşeyler oldu. Thomas L. Friedman’ın dilimize “Dünya Düzdür” adıyla aktarılan kitabını okuduysanız, dünyayı düzleştiren 10 gücün başında; Berlin Duvarının yıkılması (09.11.89) ve ardından Netscape şirketinin ilk tarayıcıyı sunması yani www (09.08.95) olduğunu görürsünüz. Kendi ülkemizde bile seyahat etmekte zorlanırken birdenbire tüm dünyayı gezmeye başladık.
Ve dünyadaki değişim öylesine hızlandı ki bu alanda çaba sarfedenler; Richard Florida’nın 2005’te “Dünya Dikenlidir” başlıklı önemli detaylar içeren yazısı yayımlanınca, teknolojideki etkileşimin nasıl inanılmaz boyutlara ulaştığının farkına vardılar. Patentli yenileşimin çoğunlukla dünya çapında üniversiteler, finansörler, girişimciler ve bilim adamlarından oluşan kritik kütle olmadan çok zor gerçekleştirilebildiği, dünyanın en üretken ve etkili bilimsel araştırmacılarından çoğunun ABD ve Avrupa kentlerinde olmasının dünyayı dikenli hale soktuğu tartışılmaya başlandı. Teknoloji paylaşımının fikri mülkiyet hakkını tehdit eder noktaya gelerek ticari sakıncalar yaratması da ülkeleri ve şirketleri farklı tutumlar izlemeye yöneltti.
REKABETÇİ YENİLİKLER
• 2045 Girişimi: Rus girişimci Dmitry Itskov tarafından 2011 Şubat’ında kurulan ve kar amacı gütmeyen organizasyon. Amaç; insanın kişiliğini biyolojik olmayan çok gelişmiş bir yapıya aktararak ölümsüzlük dahil bir yapılanma sağlamak. Bu alanda Avatar A-D Projeleri kapsamında yapılmakta olan robot çalışmalarında önemli adımlar atıldı.
• Ipv6 protokolu: 32 bitlik bir adres yapısına sahip olan IPv4’ün adreslemede artık yetersiz kalması üzerine IETF tarafından geliştirildi. IPv4 oluşturulmaya başlandığında internetin bu kadar ilerleyeceği hesap edilmemişti. Ancak internet kullanımının yaygınlaşması ve IP adresi gerektiren yeni aygıtların ortaya çıkması, var olan adreslerin yetersiz kalmasına yol açtı. Bu nedenle 128 bitlik adres yapısı olan IPv6’ya geçilmesi kaçınılmaz oldu. Bu uygulamaya geçiş, kişi başına 52.000 trilyon posta adresi vaat ediyor.
• 2015’te internette akan veri 1 zettabayt’ı (1021) bulacak. 1 Zettabayt = Kitapları üstüste koyarak dünyadan 20 kez Pluto’ya ulaşılması demek.
• Jeopardy bilgi yarışmalarından tanıdığımız süper bilgisayar Watson -soruları cevaplama yeteneğiyle- bulut bilişim üzerinden doktorlara büyük imkanlar sunmaya başladı.
• Toronto Üniversitesi bilim adamları (yüzde 80 doğrulukla) ne düşündüğünüzü belirleyen makineyi icat ettiler.
• Giyilebilir teknolojilerde atılan yeni adımlar öylesine baş döndürücü ki kısa sürede inanılmaz uygulamalarla baş başa olacağız (Örn.Gorilla Glass 3D ve benzeri ekranlar kullanılarak üretilen akıllı saatler, giyilebilir kameralar hatta egsersiz bilgilerinizi toplayan çoraplar). Sanal para ve eğitime dönük MOOC’u saymıyorum bile…
• Bugün itibariyle dev bir 3 boyutlu yazıcı 24 saatte ev üretebiliyor. 3D prototip bio-baskı ünitesiyle insan doku ve organları ise yakında basılabilecek.
• Nesnelerin interneti (Internet of the Things); 2020’de 7,6 milyar insan ve 50 milyar cihaz iletişimde olacak.
• İnternetin yeni sakinleri; ağaçlar, inekler, ayakkabılar ve vücudumuz vb. Bir ağacın yaklaşık 3 bin takipçisi var. Bir inek yaşamıyla ilgili yılda 200Mb bilgi gönderirken bir “Proteus Chip” midenizden aldığı bilgileri doktorunuza ulaştırıyor.
• Augmented Reality (Artırılmış Gerçeklik) içinde yaşadığımız dünyadaki bilgilerin bir araç vasıtasıyla elde edilen görüntü ve/veya bilgilerle bir araya getirilerek bir amaç için zenginleştirilmesi anlamına gelmektedir. Bu sayede istediğimiz herhangi bir şeyi, örneğin akıllı telefonlarda ya da bilgisayarımızdaki bir kamera aracılığıyla, gerçek dünyada pozisyonlandırabilir ve işlevsel hale getirebiliriz.
OLAĞANDIŞI DEĞİŞİMLER
• Sayısal Yerliler (Y-Z kuşağı) ile Sayısal Göçmenler (X) arasında inanılmaz görüş ve davranış farkları var. Bu nedenle genç anne ve babalar ‘helikopter ebeveynler’olarak nitelendiriliyor. Çocuklarının arkasında gölge gibi bekleyip ihtiyaç anında hemen yanlarında bitiveriyorlar.
• Sayısal Yerliler mi eski metodları öğrenecek? Yoksa, Sayısal Göçmen eğitmenler mi yeni dünyayı kavrayacak? İşte cevaplanması gereken en önemli soru bu! İzleri mi takip edeceğiz, liderlik mi edeceğiz?
• Gençler, -Bize 21. Asrın imkanlarını sağlayın çünkü, tarihte ilk kez, eğitmenlerimizin yetenek ve bilgileriyle sınırlandırılmış değiliz. Siz İÇERİK’e odaklanmış durumdasınız. Fakat, ihtiyaç daha iyi bir içerik değil. Eğer bu asrın gerektirdiği becerileri elde edemezsek/sağlayamazsanız başarısız olacağımız neredeyse kesin! diye haykırıyorlar.
• Uzmanlar; akıllı telefon, bilgisayar gibi teknolojik aletlerin aşırı kullanımına bağlı olarak gençlerde; dijital demans sendromu görülebildiğini ve yakın belleği kullanma oranının azaldığını belirtiyorlar. Henüz bir hastalık olarak nitelendirilmeyen bu sendrom, uzmanlara göre çağımızın en önemli sorunlarından biri olmaya aday.
• Mark Twain “İnsanları kandırmak, kandırılmış olduklarına ikna etmekten daha kolaydır” demişti.
Teknolojideki büyük gelişme bilinçaltı işgal’in (Subliminal Messaging) çok yoğun olarak kullanılmasını kolaylaştırıyor. Gerek tüketime gerekse belirli politikilara yönlendirmeler, yaşamımızı bizim yerimize yönetme baskısı oluşturuyor. Ve -her zaman olduğu gibi- bizi koruyacak kanunları bekliyoruz.
GELECEK NESİL AĞLAR ve ÇALIŞMALAR
• Fiber hatlar üzerinden saniyede 448 GB iletim gösterisi yapıldı (Bu 300 HD film/Saniye, 2 trilyon telefon görüşmesi anlamına geliyor).
• Northwestern Üniversitesi araştırmacıları, yeni bir anahtarlama cihazı geliştirdiklerini ve bunun “ultra hızlı kuantum Internet” hizmeti sağlayabileceğini müjdeledi.
• Tek bir fiber hat üzerinden saniyede 100 Terabit’ten daha fazla bilgi gönderilerek dünya rekoru kırıldı.
• Bulut bilişim büyük bir hızla hizmete giriyor ve bizi yepyeni imkanlara taşıyor. Hatta kişisel bulut çalışmaları başlatıldı.
• Bilişsel Bilişim (Cognitive Informatics), insan-bilgisayar işbirliğiyle, ortak yaşam için ana hedefi araştırma ve geliştirme sağlayıp, yeni kavramlar geliştirme ve uygulama yoluyla bireylerin bilgi yönetimi kapasitesini artırmayı amaçlıyor.
• Transhümanizm, insanın fiziksel ve bilişsel yeteneklerinin arttırılması ve yaşlanma ve hastalanma gibi arzu edilmeyen veya gereksiz görülen yönlerinin ortadan kaldırılması amacıyla teknoloji ve bilimden faydalanılması gerektiğini öne süren uluslar arası bir entelektüel ve kültürel hareket başlatıldı.
Yukarıda satırlar halinde paylaştığım bu çalışmalarda biz neredeyiz? Bilişim alanında kaç patente sahibiz? Dünyaya yayımlanmış kaç bilimsel makalemiz var? Ar-Ge’ye yatırım ne oranda yapılıyor? Sonuçlarını ölçen var mı? Daha teknoparklarda ayrıcalıklar uygulayarak bedelini ödediğimiz Ar-Ge ve yenileşimin değerini ölçemiyoruz! Bilinmelidir ki; teknolojiyi sadece gelişmiş ülkeler üretmez. İhtiyaçlarımız; Uzmanlaşma, Eğitimli İş Gücü ve çağa uygun yönetimdir. Lütfen Obama’nın gelecek nesiller için yaptığı ulusa sesleniş konuşmasını izleyin (Obama on Computer Science Education Week 2013). Ne demek istediğim daha net anlaşılacaktır. Çünkü – Bilişime fazla kafa yorarsan sıyırırsın! diyen yöneticilerimiz var. İnternet sansürüyle “küme düşen ülke olma” riskiyle karşı karşıyayız. Türkiye giderek dünyaya açılsa da IESE Üniversitesi profesörü Pankaj Ghemawat’ın hesapladığı Küreselleşme Endeksi’ne göre daha kat edeceği çok yolu var. Çünkü Türkiye bu endekse göre 139 ülke arasında 106. sırada yer alıyor.
İnanılmaz bir hızla koşan ve bizi peşinde sürükleyen ‘Bilişim Teknolojileri’ çok şey vaat etse de her şey bizim ne yapmayı planladığımıza bağlı. 2023 adımlarınınsa eksik atıldığını film izler gibi seyrediyoruz. Gelişmiş ülke şehirlerinde, evlere kadar fiber optik (FTTH) hatlar çekilerek Akıllı Ev ve Şehir çalışmalarıyla tüm vatandaşların genişbant iletişime kavuşması ve yeni iş alanlarının yaratılması sağlanıyor. Konunun uzmanları; internet aracılığı ile bilgiye hızla erişim imkanı bulan ve bulamayanlar arasında (Sayısal Uçurum) eğer 12-15 yıllık bir gecikme oluşursa “aynı dili konuşamayan” vatandaşlarımız olacağı konusunda bizi yıllardır uyarıyor. Çifte kavrulmuş yaşamaya alışmış bir ülkenin teknoloji yolunda alınteri döken vatandaşları olarak bunu hak etmediğimizi çok iyi bilmemiz gerekir. Tabii bir de; “Değişmeyen tek şey değişimdir” sözü var ki bunu asırlar önce Heraclitus “Her şey akar –Panta rhei” şeklinde dile getirmişti.
Sizlerle, Steve Jobs’ın 2005 yılında Stanford Üniversitesi mezuniyet töreninde yaptığı etkileyici konuşmanın sonunda söylediği “Aç kal (bilgiye), Budala kal (her zaman soran, sorgulayan ol)” sözünü bir dilek olarak paylaşmak istiyorum. En içten saygı ve sevgilerimle.







