Verimli iş birliği, bölgesel potansiyelle büyüyor


Türkiye, bilişimin birçok başlığında EMEA bölgesinde yükselen bir yıldız konumunda. Özellikle genç iş gücü, teknik bilgi birikimi ve stratejik jeopolitik konumu ile Türkiye, hem Avrupa hem de Orta Doğu ve Asya pazarları arasında bir köprü vazifesi görüyor. HPE EMEA Bölgesi Yönetilen Hizmetler Küresel İş Geliştirme Lideri Navid Hussain, bu tabloya ‘yönetilen hizmetler’ başlığında şu eklemeyi yaptı: “Yönetilen hizmetler pazarına baktığımızda, Avrupa’da bu alanda yıllık ortalama %6.7’lik büyüme varken, Asya-Pasifik’te bu oran %8 civarında. Türkiye ise bu iki bölge arasında hem talep hem de yetkinlik açısından dengeli bir konumda yer alıyor.” Navid Hussain’e göre, bu avantajlar sayesinde Türkiye’nin yalnızca iç pazarda değil, bölgesel projelerde de daha aktif rol üstlenmesi mümkün. HPE olarak Türkiye’yi sadece bir hedef pazar değil, aynı zamanda bölgesel bir yetkinlik ve hizmet merkezi olarak konumlandırdıklarının altını çizen Navid Hussain, bu vizyonla yatırımlarını sürdürdüklerini vurguladı.
HPE ile yönetilen hizmetler alanında güçlü bir iş birliği bulunan Creentech, Türkiye’deki faaliyetlerinin yanı sıra Avrupa’da da etkin bir rol oynuyor. Creentech ile bu stratejik iş birliğinin, müşterilere kapsamlı ve entegre BT çözümleri sunma konusunda önemli avantajlar sağladığına dikkat çeken Hussain’e göre, özellikle yönetilen hizmetler alanında, her iki şirketin uzmanlığı kaliteli ve güvenilir hizmetler ortaya koyuyor. Detayları ve hedefleri Hussain ile konuştuk:
Yönetilen hizmetler için oldukça rekabetçi bir pazar söz konusu. HPE olarak nasıl farklılaşıyorsunuz?
Yönetilen hizmetler alanında bizi farklılaştıran en temel unsur, hibrit ve esnek hizmet modelimiz. Müşterilerimize hem kendi kaynaklarını kontrol etme esnekliğini hem de bizim küresel bilgi birikimimizden faydalanma imkânını sunuyoruz. Bu sayede müşteriler, operasyonel yüklerini bizim üzerimize alırken, kendi iç kaynaklarını inovasyona ve büyümeye yoğunlaştırabiliyor. Sonuçta HPE sadece bir servis sağlayıcı değil, aynı zamanda stratejik bir iş ortağı. Müşterilerimizin yalnızca bugünkü ihtiyaçlarını karşılamakla kalmıyor, onların gelecekteki potansiyelini de birlikte planlıyoruz. Güven, süreklilik ve değer yaratımı temel önceliklerimiz. Bu yüzden HPE’nin sunduğu hizmetler yalnızca teknik destek değil, aynı zamanda stratejik yol arkadaşlık demek. Zaten bu yaklaşım da bizi farklı kılıyor.
HPE’nin yönetilen hizmetler yaklaşımında öncelikler neler?
HPE olarak hizmet modelimizde temel önceliğimiz, müşterilerimizin ihtiyaçlarını en doğru şekilde anlayarak onlara özel, sürdürülebilir çözümler sunmak. IT’yi sadece bir maliyet merkezi olarak değil, aynı zamanda işin stratejik gelişimi için vazgeçilmez bir kaldıraç olarak konumlandırıyoruz. Pandemi öncesinde IT çoğunlukla destekleyici bir fonksiyon olarak görülüyordu ve yatırımlar da buna paralel olarak sınırlıydı. Ancak pandemiyle birlikte IT’nin iş sürekliliği ve müşteri deneyimi açısından ne kadar hayati olduğu tüm sektörlerde net bir şekilde ortaya çıktı. Dijitalleşme artık sadece bir tercih değil, şirketlerin ayakta kalabilmesi için zorunlu bir dönüşüm haline geldi. Biz de bu dönüşümde müşterilerimizin yanında yer alarak onların operasyonel verimlilik ile inovasyon arasında doğru dengeyi kurmasına yardımcı olmayı amaçlıyoruz. Bunu yaparken hem teknoloji sağlıyor hem de stratejik danışmanlık sunuyoruz.
Pandeminin de bu dönüşümü hızlandırdığını söyleyebilir miyiz?
Kesinlikle. Pandemi öncesinde birçok üst düzey yönetici IT’yi bir ‘maliyet merkezi’ olarak değerlendiriyordu. Ancak pandeminin getirdiği ani ve zorunlu değişiklikler, örneğin evden çalışma düzenine geçiş, dijital kanalların önceliklendirilmesi gibi adımlar IT’nin sadece destekleyici değil, işin bizzat merkezinde yer alan bir dönüşüm gücü olduğunu kanıtladı. Özellikle müşteri deneyiminin dijital ortamda yeniden tanımlandığı bu süreçte, IT’nin stratejik önemi daha da görünür hale geldi. Örneğin; artık bir banka hesabı açmak yalnızca dakikalar sürerken, geçmişte bu iş günler alabiliyordu. Bu dönüşüm, sadece teknolojik gelişmelerin değil, aynı zamanda IT stratejilerinin iş hedefleriyle nasıl uyumlu hale getirildiğinin de bir göstergesi
Bu noktada Creentech iş birliğini nasıl konumlandırıyorsunuz? Partner seçiminde nelere dikkat ediyorsunuz?
Partner seçimimizde önceliğimiz, teknik yeterliliğin yanı sıra vizyon ve kültürel uyum. Creentech ile iş birliğimizin temelinde bu üç unsur var. 15 yılı aşkın süredir gösterdikleri müşteri odaklılık, teknik uzmanlık ve sürekli gelişime açık yapıları bizi etkiledi. İş ortaklığı sürecinde Creentech’in operasyonel süreçlerini birlikte değerlendirdik, güçlü ve gelişime açık yönleri birlikte belirledik ve ortak gelişim alanları yarattık. Bu, klasik bir müşteri-tedarikçi ilişkisinden çok daha fazlası. Creentech’in hem teknik yeterliliği hem uyumlu ve çözüm odaklı yaklaşımı, HPE’nin dinamik yapısıyla örtüştü. Sahada birlikte iş üretme yeteneğimiz, bu iş birliğini stratejik hale getiriyor.
Creentech iş birliği ile hedefleriniz neler?
Creentech ile iş birliğimizi sadece bir proje ortaklığı olarak görmüyoruz. Bu aynı zamanda uzun vadeli bir stratejik ortaklık. Şu ana kadar birlikte yürüttüğümüz projelerde başarılar elde ettik. Teknik ekiplerin yetkinliklerini artırma, süreç otomasyonu, müşteri destek altyapısının yeniden yapılandırılması gibi birçok alanda örnek teşkil edebilecek çalışmalar gerçekleştirdik. Önümüzdeki dönemde bu başarıyı daha geniş coğrafyalara taşımak istiyoruz. Hedefimiz; Creentech’i yalnızca Türkiye’de değil, EMEA genelinde örnek gösterilen bir teknoloji partnerine dönüştürmek. Bu doğrultuda eğitim programları, ortak Ar-Ge çalışmaları ve yeni pazar açılımları üzerinde birlikte çalışıyoruz. Sonuçta Türkiye pazarı ve Creentech ile yürüttüğümüz iş birliğinden memnuniyet duyuyoruz. Daha fazlasını birlikte başarmak için sabırsızlanıyoruz. HPE olarak yerel yetenekleri küresel vizyonumuzla birleştirerek, hem müşterilerimize hem de sektöre kalıcı değer katmaya devam edeceğiz.
Türkiye, konumu ile önem taşıyor
Creentech CEO’su Cemal İnan: “Türkiye, dijitalleşme ve teknoloji adaptasyonu konusunda ciddi potansiyele sahip. Genç ve teknolojiye yatkın nüfusu, güçlü mühendislik altyapısı ve gelişmekte olan girişimcilik kültürüyle Türkiye, bölgesel bir merkez olma yolunda hızla ilerliyor. Bankacılık, üretim, sağlık, perakende gibi birçok sektörde teknolojinin benimsenme hızı yüksek. Bu da, yönetilen hizmetler başlığında ciddi bir büyüme potansiyelini beraberinde getiriyor. Türkiye’nin hem potansiyeli yüksek hem de EMEA bölgesi içinde stratejik bir konuma sahip. Bu yüzden yatırımlarımızı hem teknik altyapı hem de insan kaynağı odaklı yoğunlaştırıyoruz.”
Creentech İş Çözümleri Direktörü Barış Yılmaz: “EMEA bölgesinde tercih edilen bir teknoloji partneri olmak istiyoruz. Amacımız; Türkiye’deki operasyonları sadece yerel değil, bölgesel ölçekte de değer üreten bir yapı haline getirmek. Bu hedef paralelinde HPE ile eğitim programlarından Ar-Ge çalışmalarına uzanan birçok başlıkta birlikte çalışıyoruz. Tüm çalışmalarla kalıcı değer ortaya koymak ise hepimizin ortak amacı.”








