e-Sağlığı güçlendirmek için standartlar ve normlar baz alınmalı
Türkiye sağlık sektörü büyüklüğü olarak dünyadaki ilk 20 ülke arasında yer alıyor. Sağlıkta e-Teknolojilerin kullanımı yeni olmakla birlikte hızla gelişmekte. Kironna Dijital Sağlık Çözümleri Yönetici Ortağı Dr. Reha Özkanoğlu, kamu ve üniversitelerle ortak çalışmaların yanı sıra sektörler arası iş birliği ve ülke dışına açılmanın da sayısal sağlık alanını güçlendireceğine vurgu yaparak “Ülkemizde kronik hasta sayımız 24 milyon. Ayrıca 8,5 milyon engelli vatandaşımız bulunmakta ve yaşlı nüfusumuz giderek artmakta. Artan sağlık hizmeti ihtiyaçlarımızı maliyetleri kontrol ederek dünya standartlarının üzerinde karşılayabilmemiz, e-sağlık sistemlerini akılcı kullanmakla mümkün olacak” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’deki sağlık hizmetlerinin kendi içindeki unsurları birbirine daha iyi bağlayabilen bir çevre sayesinde gelişeceğine ve yükseleceğine vurgu yapan Cisco Türkiye İşbirliği Çözümleri Bölge Satış Direktörü Vedat Tüfekçi şu örnekleri paylaştı: “Kıyafetlere yerleştirilebilen kalp atış hızı ölçüm monitörleri ve diyabetik şeker seviyesi sensörleri sayesinde hastane ziyareti sırasında yapılacak testlere gerek kalmayarak tek bir elektronik hasta takip raporu elde edilecek. Bu bilgi odaklı hasta yönetimi sistemi, sağlık alanında verim ve etkinliğin gelişmesini sağlayacak. Bir trafik kazasının olduğu noktaya en kısa sürede ulaşmaya çalışan bir ambulans düşünün. Gelecekteki teknolojik gelişmeler; ambulansın trafik ışıklarını haberdar etmesini ve kendisine öncelikli olarak yol açmasını sağlayacak. Aynı şekilde, doktorlar da ambulanstaki ekiple doğrudan ve gerçek zamanlı olarak ses ve görüntü yoluyla iletişime geçebilecek ve yaralının tansiyonu, kalp atışı, kazanın gerçekleştiği yer gibi bilgilere erişebilecek.”
Datasel Genel Müdür Yardımcısı Rasim Çetin, “ Sağlık Bakanlığı ve SGK gibi regülatörlerin e-sağlık konusunda bilinçli ve değişime açık bir yapı benimsemesi ve buna uygun adımlarla sektörü regüle etmesi olabilecek çok sayıda sorunu baştan önemli oranda önleyecek. Serbest rekabetin adil uygulanması bu sektörün amacı dışına düşmesini de engeller” dedi
Bugün 76 milyonluk Türkiye nüfusunun 22 milyonu diyabet ve tansiyon gibi kronik hastalıklara sahip ve dünyadaki ölümlerin yüzde 60’ı bu nedenle oluyor. Acıbadem Mobil Sağlık Genel Müdürü Rasim Topuz, konuyla ilgili şöyle konuştu: “Bu kronik hastalıkların ülke ekonomisine ve sağlık sistemine getirdiği yıllık yük 580 milyon TL’ye ulaşıyor. Hastanelerde bu hastalıklarla mücadele edenlerin tedavi edilebileceği bir kapasite olmaması, kısacası geleneksel yöntemlerin bu sorunların aşılmasında yetersiz kaldığı gerçeği, e-Sağlığın önemini ortaya koyuyor. Acıbadem Mobil Sağlık olarak bilişim çalışmaları ve yatırımları kurulduğumuz ilk günden bu yana önceliklerimiz arasında yer alıyor. Yenilikleri ülkemizde uygulama ve inovatif çözümler üretme konusundaki çabamızı hız kesmeden devam ettiriyoruz.”
Yurt dışı pazarlama faaliyetlerinin önü açılmalı
Türkiye’nin e-imza kullanımındaki gelişme ivmesinin dünyada ön sıralarda olduğunu hatırlatan E-Güven Genel Müdürü Can Orhun, “Bu alanı güçlendirmek için öncelikle hâlihazırda geliştirilmekte olan projelerin hayata geçme zamanları için daha yakın, daha zorlayıcı hedefler koymak gerekiyor. Biz vatandaşların elektronik imza farkındalıklarının artmasıyla, e-imzanın sağladığı avantajları belki şu an aklımıza bile gelmeyen alanlarda kullanmak üzere talepler doğacağına inanıyoruz. Bu sebeple, elektronik imzanın sahip olduğu özelliklerle sektörlerde sağlayacağı faydaları iyi analiz ederek ve bu analizler ışığında yeni projeler üretmek gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Tiga Genel Müdürü Adem Ali Yılmaz da, e-sağlık alanındaki yatırımların ekonomiye geri kazandırılabilmesi için, projelerin, özellikle yurt dışı pazarlama faaliyetlerinin desteklenmesi gerektiğini düşündüklerini dile getirdi.
e-Sağlık alanını güçlendirmek için kesinlikle standartlar ve normların baz alınması gerekliliğinin altını çizen Sisoft Genel Müdürü Ömer Siso, “Fiyat, seçim yaparken daha sonra gelmelidir” dedi.
Sağlık turizmindeki ek düzenlemeler sektörü canlandıracak
Proline e-ID ve Biyometrik Çözümler Yöneticisi Serdal Karakaş, teknolojinin sağlık sektörüne kazandırdığı katma değer ve potansiyelin gelişmiş ülkeler tarafından uzun süre önce keşfedilğine dikkat çekerek “Ülkemizde de bu alanda bir bilinç uyanışı yaşanmakta. Gelecekte özellikle giyilebilir teknolojileri temel alan sağlık hizmeti uygulamalarının yaygınlaşacağını düşünmekteyiz” ifadesini kullandı.
“Bilişim teknolojileri sağlık sektörünün kalbinde yer alıyor” diyen Oracle Türkiye Satış Direktörü Cem Şatana, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de dünyanın en büyük BT proje örneklerinin sağlık sektöründe görüldüğünü kaydetti. Şatana, Türkiye’nin bölgesel olarak da e-sağlık projelerinde başı çektiğini söyleyerek “Önümüzdeki süreçte e-sağlık uygulamalarının ihracatının artacağı ve bölgenin bu alanda en önemli aktörü olacağımıza inanıyoruz” açıklamasını yaptı.
KoçSistem Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Can Barış Öztok da, ülkemizin bölgesel bir sağlık merkezi olma rolü üstlendiğini dile getirerek “Türkiye’nin sağlık turizmi konusunda, ekonomik potansiyelini hissettirmiş avantajını daha iyi kullanmak üzere yapılacak ek düzenlemeler hem ülkenin sağlık sektörünü canlandıracak ve üretim ihtiyacı yaratarak istihdam sağlayacak hem de oluşan rekabet sayesinde hizmet kalitesi artarak doğrudan halkımızın refahına hizmet edecektir” dedi. Öztok, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Bugün dünyada birçok ülkede uygulaması başlayan, kamu tarafından da teşvik edilen teletıp ürünleri sayesinde bireylerin yaşam kalitesi artarken, erken teşhis imkânları oluşup sağlık harcamalarında da kayda değer tasarruflar sağlanıyor. Bu tür teknolojik uygulamalar için Türkiye’de hastanelerin topluca hareket ettiği bir sistem ya da yönlendirme henüz yok. Sadece bazı doktorlar bireysel olarak hastalarını çeşitli sağlık uygulamalarını kullanmaya yönlendiriyorlar. Bu hizmetlerin kamu tarafından da teşvik edilmesinin ve herkesin faydalanabileceği bir yapı kurulmasının sektör için önemli olacağı görüşündeyiz. Sağlık alanında son yıllarda ülkemizde gerçekleştirilen pek çok yatırımın başarılı olması için sadece maliyet bazlı değil aynı zamanda hedef bazlı bir bakış açısıyla değerlendirme yapılması ve BT yatırımlarının olmazsa olmaz olarak değerlendirilmesi gerekiyor.”
KAMU e-SAĞLIKTA ÖNCÜ
“Bunun öncülüğünü de ülkemizde kamu tarafı yapıyor. Sağlık Bakanlığı ve SGK’nın, geçtiğimiz yıllarda yapmış oldukları pek çok teknolojik yenilik ülkemizi bu alanda dünyada en iyi ülkeler arasına yükseltti hatta bazı uygulamalar başka ülkeler tarafından alınarak uygulandı. Tüm dünyada ve ülkemizde verilerin depolanması yerel disk alanlarından bulut depolama alanlarına kaymaya başladı. Bu nedenle yeni süreçler ve iş modelleri oluşuyor. Ülkemiz de bu gelişmelere en hızlı ayak uydurabilecek dönüşümü başarıyla gerçekleştiriyor. Hatta başka ülkelere model ihraç eder hale geldik.”
MOBİL ÇÖZÜMLER İLE GELEN BÜYÜK DÖNÜŞÜMLER
DEVLET YÜKSEK TEKNOLOJİLERİN KULLANILMASI İÇİN ÖZENDİRİCİ ROL ÜSTLENMELİ
“Özellikle hasta konforunu iyileştiren, ameliyat başarılarını artırırken cerrahi riskleri düşüren sistemlerin SGK kapsamına alınarak yaygınlaşması ve ihtiyacı olan herkesin ulaşabilmesi noktasında adımlar atılmalı. Ayrıca teknoloji üreten şirketlere verilen desteklerin artarak devam etmesi de vazgeçilmez bir nokta. Teknoloji alanında Türkiye artık sesini uluslararası arenada duyurmaya başladı. Sağlıkta 3 boyutlu baskı konusunda firma olarak dünyada çok iyi bir noktadayız. Konumumuzu korumalı ve dünya lideri olabilmeliyiz. Ben bu anlamda geleceğe umutla bakıyorum.”
SAĞLIK ARTIK PARMAKLARIMIZIN UCUNDA
“Bugün en basit örneklerini gördüğümüz saat veya bileklik şeklindeki kalori/adım takip cihazlarının, yakın bir gelecekte tansiyon, nabız, kan şekeri, kolesterol, kanımızdaki oksijen miktarı gibi çok daha fazla parametreyi anlık takip edebilen, kayıt altına alarak gerekli yerlere iletişimini sağlayan, analizler çıkartarak bizi yönlendiren, bilgilendiren, motive eden, uyaran yapılara dönüşeceklerini görüyoruz. Bu kadar verinin uzmanlar tarafından doğru bir şekilde analiz edilmesi ise sağlık değer zincirinin en üst basamaklarında bize kişiselleştirilmiş ilaçlar ve tedaviler olarak geri dönecek. Diğer taraftan da, ev otomasyonu şirketlerinden, tekstil endüstrisine, mobil cihazlardan, uygulama geliştiricilere, sağlıklı besin üreten firmalardan, zincir hastanelere ve elbette merkezdeki GSM operatörlerine dek farklı platformlara bütünleştirilmiş bir sağlık ekosistemi göreceğiz. Mobil iletişim teknolojilerindeki gelişim ile sağlık sektörünün geleneksel teşhis-tedavi-takip süreçleri zenginleşiyor ve kalıplarının dışına çıkıyor.”
KAMUNUN DA İZLEYECEĞİ BİR PLATFORM YARATACAĞIZ