İçinde yaşadığımız çağın vazgeçilmezi: Mobilite
Akıllı telefonların piyasaya çıkmasıyla birlikte tüm dünyada cep telefonu sayısı ve bu cihazların kullanım oranı da arttı. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, mobilitenin yaygınlaşmasını tetikleyen en önemli etmen de hiç şüphesiz 3G, 4G gibi mobil teknolojiler oluyor. Bu alanda son kullanıcılara hitap etmeyi başaran teknolojik yeniliklerin ve değişimlerin hız kesmeden gerçekleşmeye devam edeceği görüşündeyiz.
Bununla birlikte, söz konusu teknolojileri genişbant internet kullanımı açısından değerlendirdiğimizde ise farklı bir tablo söz konusu. 4G veya LTE Advanced dahil olmak üzere, dünyada yaygın olarak sunulabilen en gelişmiş mobil internet teknolojileri bile, henüz son kullanıcılara sabit internet hizmetleriyle sunulan avantajlara erişememiş durumda. Gerek hız, gerek ağ kararlılığı, gerek kapasite, gerekse de indirme kotası bakımından 4G ve benzeri teknolojiler henüz ne fiber ne de vDSL2 ile yarışamıyor. Dolayısıyla burada mobil internet hizmeti bir rekabet unsuru değil, tamamlayıcı hizmet olarak görülmeli.
Fiber, hem sabit hem de mobil internet açısından çok önemli
Fiber son dönemde tüm dünyada hızla yaygınlaşan, ancak maliyet olarak ADSL ve VDSL2’ye göre daha fazla yatırım gerektiren bir teknoloji. Bununla birlikte yatırım geri dönüşü açısından baktığınızda, fiberin bazı avantajları mevcut. Üstelik fiber omurganın, mobil internet yedeklemesi ve kapasiteyi taşımak için kullanımı da söz konusu. Dolayısıyla fiber teknolojisindeki gelişmelerin hem sabit internet hem de mobil internet pazarı üzerinde doğrudan bir etkisi olduğunu söylemek mümkün.
Rekabet için mobilite şart
İş dünyası son kullanıcı pazarıyla kıyaslandığında doğası gereği, özellikle de internet teknolojileri ivme kazanana dek, yenilikler konusunda biraz daha çekimserdi. Ancak internet teknolojileri bu durumu bir anda değiştirdi ve rekabetçi olmak isteyen firmalar, teknolojik yeniliklere daha açık olmaya başladılar. Bugün küçük ve orta ölçekli işletmelerden büyük kurumsal firmalara dek neredeyse tüm iş dünyası internet teknolojilerini ve mobil iletişim çözümlerini yakından takip ediyor. Firmaların iş akış modellerinden tutun da sundukları destek hizmetlerine dek pek çok alanda internetin ve mobil iletişim çözümlerinin etkisini görmek mümkün. ZyXEL olarak biz de gerek kendi uzman ekibimizle, gerekse de ZyPartner iş ortaklarımız aracılığıyla iş dünyasının değişen ihtiyaç ve taleplerine yönelik projeler geliştirmeye devam ediyoruz.
Mobil iletişim çözümlerinin iş dünyasına yansımasına baktığımızda, bugün artık “Mobil internet çağı” olarak tanımlayabileceğiz bir döneme tanıklık ediyoruz. İşyerlerinde akıllı telefon, tablet ve dizüstü bilgisayar kullanımının giderek artmaya başladı ve bu durum, işletmelerin BT kaynaklarını daha iyi yönetmelerini zorunlu kılıyor. Bu noktada BYOD (Kendi Cihazını Getir) yaklaşımının da kurumlarda öne çıkmaya başladığını gözlemlemekteyiz.
Ancak BYOD’den bahsederken veri güvenliğine ayrı bir vurgu yapmak gerekiyor. Uygun politikalar belirlenmediği takdirde BYOD (Bring Your Own Device) kavramı BYOD (Bring Your Own Danger – Kendi Tehlikeni Getir) kavramına dönüşebiliyor. Şirketin BT politikaları çerçevesi dışına çıkan çalışanlar, istenmeyen, illegal ve kopya yazılımları kendi cihazlarında çalıştırabilirler ve bağlı bulunduğu şirketi sıkıntıya sokabilirler. İşletmeler, ölçeklerine ve ihtiyaçlarına uygun BYOD kuralları geliştirmelidir ve BYOD politikalarını uygulamak için güçlü, çok yönlü WLAN (kablosuz yerel alan ağı) kurmaları gerekir. WLAN, olası artan bant genişliği talebini karşılayabilmeli ve fazla sayıdaki kullanıcı ve cihazı yönetmek için gerekli ortamı sunmalıdır. Ayrıca gerek WLAN, gerekse de ağ ekipmanları düzenli olarak siber güvenlik testlerine tabi tutulmalıdır..