1970’lerde SPSS
HACETTEPE Üniversitesi’nde psikoloji okurken 1971’de ilk kez bilgisayar dersiyle karşılaştım. Fortran-IV yazılımıyla “programlama” öğretmeye başladılar. Ama, sadece fikrimiz olsun diye…
Master-doktora için 1973 sonbaharında İngiltere’ye gittim. MPhil (doktoranın üçte biri) tezim için insan deneklerle fizyolojik deney yapıyordum. Sonuçların karmaşık varyans analizi gerekiyordu.
Bu işler için SPSS (Statistical Packages for Social Sciences) henüz icat edilmişti. Ama iş, bugünkü kadar kolay değildi: Datayı yaz, bas düğmeye, çıksın sonuç. Yok öyle!
SPSS’i kullanmak için de program yazmak lazımdı. Bilmediğim bir şey. Arkadaşlarım, benim analizi bir türlü SPSS’e uyarlayamadılar. Ortada kaldım. Durumum
berbattı.
Kütüphanede çaresizlikle dolanırken bir kitap buldum. Son kısmına benim belalı Latin Square Complex (Türkçesini hala bilmiyorum) Fortran-IV yazılımıyla 250 satır halinde eklenmişti. Nasıl sevindim! İlahi bir yardım almış gibiydim. Kart delme konsolunda programı sabırla 250 karta aktardım. Saatlerce datayı ekledim.
Programı “kompüter merkezi”ne bıraktım. Sonucu hemen almak yok. Ertesi gün heyecanla gittim ki, program hata vermiş. Şimdi ben hatayı nasıl bulacağım diye depresyona girerken bir de baktım, kart delerken yanlış harf basmışım, ara vermemişim falan.
Bunları yeniden deldim. 250 kart arasındaki yerlerine dikkatle sokup tekrar bıraktım. Ertesi gün mavi satırlı geniş yatay sayfalı sonucum hazırdı. LSQ analizim, deney hipotezimi destekliyordu. MPhil tamamdı! Kendimi üç yıl içinde 28 yaşında doktoramı almış olarak hayal ettim. Ama ne yazık ki, doktoramı bitiremeyeceğimi, akademisyen değil gazeteci olacağımı henüz bilmiyordum.