Artan hacim analitiği tetikliyor
Teradata’nın 19-22 Nisan tarihlerinde düzenlediği ve veri analitiği konusunda stratejisini paylaştığı etkinlikte düzenlenen medya toplantısında ilk sözü Teradata Eşbaşkanı Hermann Wimmer aldı. Dijitalleşmeden pay almak isteyen tüm şirketler karşısında stratejik odaklarını ‘entegrasyon, altyapıda sadelik, tercih imkanı, esneklik, hız ve bilgi, yani insan kaynağı’ olarak gösteren Wimmer, stratejik yatırımlar, Ar-Ge çalışmaları, Hadoop ve büyük veri analitiği odaklı satın almalar yaptıklarını vurguladı. “Tüm sektörlerde rekabet sürekli değişiyor” diyerek, “Apple saat üretiyor ve İsviçre saat üreticilerine rakip oluyor” örneğini paylaşan Wimmer’a göre, değişen mimari bütünleşik bir yapıyı gerekli kılıyor. Teradata’da öncelikler ise şöyle sıralanıyor:
– Analitik ekosistemin entegrasyon parçalarına daha fazla yatırım yapmak
– Büyük veri teknolojilerine daha fazla yatırım yapmak
– Analitik modelleri için bulutu kullanmak, melez bulut ilgisini ABD’den Avrupa’ya taşımak.
– Danışmanlık hizmetlerine daha fazla yatırım yapmak.
– Müşteriler için en iyi BT sağlayıcı olmak
– Tüm verilerde en iyi analitik
– Entegre pazarlama yönetiminde en etkili çözümler
– Kurumsal sosyal sorumluluklara önem vermeyi sürdürmek.
Yeni çözümler tanıtıldı
Tüm veriyi merkeze alan sektör ve şirket sayısının artışına işaret eden Teradata Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Chris Twogood da, konuşmasında tıbbi araştırmalar gibi birçok sektörde veri ve analitik kombinasyonuna dikkat çekti. Analitik ekosisteme geçerken, bunu yönetebilmeyi de bilmek gerekiyor ve “Buna ‘Teradata bütünleşik veri mimarisi’ diyoruz. Veri platformunda Hadoop’u temel alıyoruz” bilgisini veren Twogood’un da dikkat çektiği gibi tüm bu yapıyı birleştiren esnek yazılım yapısını iyi anlamak gerek. Bu noktada Twogood, yeni çözümlerini katılımcılarla paylaştı.
Bunlardan ilki olan ve geliştirilmiş altıncı Teradata QueryGrid, analitik ekosistemde veri işlemeyi özel araçlar veya BT birimlerinin müdahalesinden bağımsız hale getirerek, açık kaynak teknolojilerinin gelişimine destek sunuyor. Teradata Database’e dahil edilen Software-Defined Warehouse ise işletmelerin tüm depolama yapılarını tek bir sistemde konsolide etmesini, bunu yaparken güvenlik veya servis seviyesi performansında verimi korumasını sağlıyor. Son olarak Teradata Data Warehouse Appliance 2800 ise kurumlara veri kapasitelerini ve analitik yetkinliklerini geliştirme imkanı sunan bir uygulama.
Tabiri sevmem, ama farkındalık yarattığı bir gerçek
BT bütçeleri ve yeni sistemlerin bütçelere etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? CFO’lar BT’ye fazla para harcamak istemiyor. Ama bir tarafta da büyük veri ve analitik söz konusu.
Şu bir gerçek ki veri, kesinlikle BT bütçelerinden daha hızlı büyüyor. Bu da bütünleşik veri mimarisini pekiştiriyor. Farklı veri türleri ve bunları depolamanın ekonomik gereklilikleri gibi konularda bu önemli bir kolaylık. Sonuçta tüm veriler, entegre veri merkezinde tutulmak zorunda değil. Çünkü bu da maliyet demek. Burada önemli olan hizmet seviyesi ihtiyaçlarına bağlı olarak verileri düzgün biçimde ayrıştırmanız. Bu şekilde veri merkezi maliyetini önemli ölçüde aşağı çekebilirsiniz. Diğer taraftan bütçeler, artık BT’den iş birimlerine kayıyor. Pazarlama birimi bunun ilk akla gelen örneği. Bu açıdan bakınca, gelecek 2-3 yıl içinde pazarlama biriminin teknoloji harcamaları BT’den fazla olacak.
Sunumunuzda da dikkat çektiğiniz gibi, etrafımız alıcılarla çevriliyor. Bunun etkileri ne olacak ve kamunun bu yapıya ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Analitik keşif öne çıkacak ve temelde de veri var. Daha kapsamlı gelişmeler kendini gösterecek. Hemen hemen her ülkede genelde kamu sektörü önce özel sektörün bu konuda attığı adımları izler. Bu yapıya ilk uyum sağlayanlar da telekom ve imalat sektörü şirketleri olur. Üretim aşamasında üretimi ve kaliteyi kontrol eden alıcılar, sevkiyat için kapıdan çıkan ürünlerin nasıl kullanıldığını izlemek için kullanılır. Örneğin bir araçtaki alıcılar, sürücünün dikkat seviyesini, frene ne sıklıkla bastığı gibi bilgileri toplar. Bunlar hem sigorta hem otomotiv şirketleri için rehber olabilir.
Analitik konusunda nasıl bir kurumsal farkındalık var?
Sektör ve coğrafya, bazı noktalarda şirketin ölçeği önem taşır. Eskiden kurumlar genelde raporlama ile kendilerini hep rahat hissettiler. Ama günümüzde artık değerin kaynağı raporlama değil. Sorulması gereken soru şu: İş süreçlerini değiştirmeye ve iş analitiğini karar alma süreçlerine dahil etmeye ne kadar hazırlar?
Hazırlar mı?
Hayır, birçok şirket hazır değil. Bunun bir sebebi üst yönetim ve veri vizyonunun sınırlı kalması. Eski yöneticiler bu tarz bir yatırıma ihtiyaç olmadığını, gereksiz maliyet olduğunu düşünebiliyor. Bu nedenle nesil farkından kaynaklanan kültürel bir boşluk var. Verinin öneminin farkında olan gençlerin yönetim kademelerinde görev alması ile bu yatırımlar hızlanabilecek, bir sonraki nesilde bu tarz yatırımlar tartışma konusu bile olmayacak. Ama kastım da ‘Bugün milyonlarca doları bu teknolojiye harcayacağım, çünkü gelecek bunda’ demek değil. Önemli olan küçük adımlarla başlamak, uzun vadeyi de gözden kaçırmamak.
Başkan Obama’nın yenilik ve teknoloji danışmanları komitesinde (PITAC) görev aldınız. ABD hükümeti ile çalışmak nasıldı?
Obama bize hayat kalitesinin geliştirilmesi hedefiyle bazı çalışma alanları sundu. Sürpriz değil tabi, sağlık, eğitim, ulaştırma gibi her ülkede olan öncelikler. Obama’nın o dönemki CTO’su Aneesh Chopra ile çalıştık. Biz 12 kişilik bir ekiptik ve bizden beklenen, bu sektörlerde hayat kalitesinin gelişmesine yardımcı olacak teknoloji odaklı yatırım önerileri sunmamızdı. 9 akademisyen, buna ek olarak, benim de dahil olduğum ve bilişim sektöründe çalışan 3 kişi olarak temelde önceliklerin neler olması, bütçelerin nasıl hesaplanması gerektiği gibi birçok konuyu tartıştık, ardından önerilerimizi yaptık. Direkt olarak kamu ile çalışmıyor, bir danışmanlık hizmeti sunuyorduk. Belli başlı alanlarda nasıl bir konumda olduğumuzu gördük ve politikacı olmadığımız için yaptığımız analizlerimizle gördüğümüzü söyleme imkanımız vardı. Farklı düşünen akıllı insanlar güzel bir işbirliği ortaya koyduk.
Bir röportajınızda ‘büyük veri devri bitecek’ demiştiniz, yerini ne alacak?
Büyük veri fenomen bir tabir ve herkesi heyecanlandırıyor. Oysa veri her zaman büyüktü ama şimdi pazarlama aracı olarak kullanılır hale geldi. Sonuçta geleceğimiz nokta, büyüklüğü küçüklüğü bir kenara bırakıp sadece veriye odaklanmak olacak. Bu ‘büyük veri’ tabirini sevmiyorum, ama şu da bir gerçek ki sektörün dikkatini çekmek için fazlasıyla işe yaradı. Artık insanlar verinin önemli olduğunun farkında. Verinin tanımlayıcı özelliği büyüklüğü değildir ve insanlar bunu anlıyor artık.