Bir gizli örgüt hikayesi…


Bu aralar en çok yaptığımız işlerden biri dizi film seyretmek. Birkaç tanesi var ki, insanın bırakın seyretmemesini ara vermeye imkanı yok. La Casa de Papel, Walking Deaths derken önce Kalifat sonra Homeland. Hepsi kaliteli, hepsi sürükleyici ama Homeland burada yazmama kadar getiren en iyilerinden biri.
Dizide ABD istihbarat örgütü CIA ve Dünya’nın diğer ülkelerdeki istihbarat kurumları ve terör örgütlerinin çalışmalarını, birbirleriyle çatışmalarını ve kirli yüzlerini gösteriyor. Örgütlerdeki insanların bu amaçları nasıl kendi amaçları haline getirdikleri, beyin yıkamalar ve bütün bu çirkin çalışmaları maskeleyip sanki iyi bir şey yapıyormuş gibi davranmaları anlatılıyor.
İstihbarat örgütlerinin bilirsiniz, ABD’de CIA, İsrail’de Mossad, Rusya’da SVR, İngiltere’de MI6, Çin’de MSS filan. Hepsi elbette kendi ülkelerinin çıkarına dış ülkelerde çalışmalar yapan örgütler. Benim, tahmin ediyorum CIA ile tanışmam 2012 yılı.
Bir konferans konuşmamım sonunda kapıya yakın bir yerlerde beni bekleyen birini göz ucumla farkettim. Konuşmam bittiğinde yanıma gelen birkaç kişiyle sohbet ettiğimde isminin daha sonra Collins O’Sullivan olduğunu öğrendiğim kişi kapı önünde hala beklemekteydi. Yanına gittim, kartını uzattı, ABD Deniz Kuvvetleri yazıyordu. Uyduruk bir kartın üzerinde isim, logo ve Hotmail uzantılı bir adres vardı. Bu garip kartın sahibi bana ertesi gün için buluşmak istediğini söyledi, kabul ettim.
Ertesi gün merakla ve biraz da endişe ile gittiğimde bana basit bir iş teklifinde bulundu. Konuyu anlamaya çalıştığımda “Acele etme, seni yurtdışına çağıracağım, biletlerin bizden” dedi. Büyük soru işaretli bu çok kısa toplantıda cevap vermedim. Daha sonra meraktan olsa gerek verdiği numarayı arayıp kabul ettiğimi söyledim.
Yaklaşık 2 ay sonra davet geldi. Beni Roma’ya çağırıyordu. Biletimi aynı gün gidiş dönüş alarak Roma’ya uçtum ve bir lokantada buluştuk. Çok heyecanlandığımı söylemem lazım. Ben genel internet güvenliğinden bahsederken sorular yavaş yavaş bir bilgi güvenliği firması konularına getirilmeye çalışılıyordu. Bu kişi sürekli not alıyor ve sürekli soruyordu. Yaklaşık 1 saat sohbetten sonra, “benim özel bildiğim bir şey yok ki neden bu Rus güvenlik şirketine geliyor konular” dediğimde bunu kabul etmedi. Zaten kendisinin de internet güvenliği hakkında genel bilgiler istediğini söyledi
Sonra bir ara onun kimliğini göstermesini istedim, ABD pasaportunun üstünü gösterdi, içini göstermek istemedi. Aynı filmlerdeki gibiydi her şey. Sorular, karşımda kimliği belirsiz biri. Üstelik gizli kalmasının defalarca tekrar edildiği bir görüşme. O günün akşamı döndüm. Yaklaşık 1 ay sonra tekrar bir davet geldi, bu defa Barcelona. Fakat bu seyahatte 1 gece kalmam isteniyordu. Önce evet dedim, sonra çekindim ve gelemeyeceğimi, bu işi o dönem davalı olduğum güvenlik firmasının tezgahladığını düşündüğümü belirttim. Önce ısrar etti, sonra peki diyerek telefonu kapattı. Ertesi gün adamı aradığımda banttan Almanca olarak “Bu numara kayıtlı değil” mesajı aldım. Mail attım, hatalı adres bilgisi geldi.
Bunu düşününce, ayrıldığım ve davalı olduğum güvenlik firması hakkında varsa bildiklerimi öğrenme çabası olduğunu tahmin ediyorum. Bunu yapan da olsa olsa CIA ya da benzeri bir örgüt olsa gerek. Başka açıklama aklıma gelmiyor.
Peki neyin peşindeydi bu kişi? Yıllar sonra yaşananlar bunu bir miktar açıklar nitelikte. Benim hiç bilmediğim konular bunlar tabi, üstelik ben hem bu markayı çok seven, markanın gelişimine yıllarını adamış biri olarak şirket CEO’sunu da çok takdir eden biriydim. Şirket yönetiminde bir kişiyle sorunum olabilirdi ama bu konularda bildiğim en küçük bir olumsuzluk dahi yoktu.
4 Eylül 2017’de The New York Times haberinde şöyle diyor: The Kremlin hacked our presidential election https://www.nytimes.com/2017/09/04/opinion/kapersky-russia-cybersecurity.html Şirketin CEO’sunun Rusya hükümeti ile ilişkisi sorgulandı, bir süre sonra da ABD seçimlerine Rusya’nın müdahale ettiğini iddia ettiler.
Bu karalama kampanyası artınca önce kamudan sonra da çok sayıda mağaza zincirinden çıkarıldı bu marka. Resmi bir karar çıkarmadılar, şirket CEO’sunun sözlü müdafa yapmasına da izin vermediler. Şimdilerde konu kapandı ama asla unutulmayacak bir hikaye yazıldı. İnternete “Eugene Kaspersky USA government” yazdığınızda bile çok sayıda haber göreceksiniz. Benzer haberi 13 Ağustos 2012 tarihli 884. sayılı BThaber gazetemizin 25. sayfasında da görmek mümkün. Haberde Wired’dan alıntı yapılmış: Bu firmanın öncülüğünde dünya hükümetlerinin interneti kontrol almaya çalıştığına işaret ediliyor. Özetle bu firma aleyhine çalışmalar o yıllarda başlamış zaten. (Arsiv.BThaber.com)
Benim bildiğim bir şey yok zaten benim kadememde de bilebileceğim bir konu değildi ama bu konuların araştırmasına yıllar önceden başlandığı belli. O dönem onlara uyup bir şeylere karışsaydım belki de bu satırları yazan ben olmayacaktım.
Filmlerden çok etkilendiğimiz belli, hele de bu dönemde
Yazdım…