BT ve iş süreçleri arasında dengeyi doğru kurun
İş süreçlerini dijitalleştirmek için yatırım yapma isteği büyürken, Dell Technologies Forum 2018 de bu yolda önemli ipuçlarını sundu.
Dijital dönüşüme bütünsel hazırlık için gerekenlerin ele alındığı Dell Technologies Forum 2018, 27 Eylül’de sektörü buluşturdu. Dell, Dell EMC, Pivotal, RSA, SecureWorks, Virtustream ve VMware markalarını bir araya getiren Dell Technologies Forum 2018’in ana konuşmacısı ise “Gelecek için İnovasyon” başlıklı sunumuyla Dell EMC Ortadoğu, Türkiye ve Afrika Genel Müdürü Mohammed Amin oldu. İnsan ve makine işbirliğinin gelişimi ve bu yöndeki beklentilere odaklanırken, işletmelerin bu radikal değişime ayak uydurmakta zorlandığını vurgulayan Amin, Dell Technologies ile Institute of Future tarafından 17 ülkede gelişen teknolojilerin iş modellerini nasıl etkileyeceği üzerine yapılan araştırma sonuçlarını paylaştı. Buna göre, katılımcıların yüzde 57’si değişimin hızına ayak uydurmakta zorlanıyor, yüzde 42’si gelecek 10 yılla nasıl baş edebileceğini bilmiyor, ama yüzde 93’ü 2030’da dijital bir işletme olma hedefiyle çalışıyor. Yapay zekanın (AI) oyunun kurallarını değiştirdiğine dikkat çeken Amin, “Kullanıcı deneyimi, süreçler ve altyapı AI odaklı tasarlanmalı. Böylece karar alma süreçleri hızlanırken, veri de güç sağlar” yorumunu yaptı. Çok yönlü ve her yerden gelen veri ile karar alma hızını artırmak için işlem gücünün artması gerektiğine dikkat çeken Amin, bunu ‘yeni bir döneme giriş’ olarak tanımladı ve şu bilgileri paylaştı:
“5G bu hızı pekiştirecek, misal, sağlık başlığında ülkeler arasında hasta-doktor-tedavi süreçleri hızlanacak. AR ve VR artık 5G desteği ile oyun, eğitim, ulaşım, savunma gibi dikey sektörlerde konumlanıyor. Bunun için gereken altyapı multi-cloud (çoklu bulut) uyumluluğu. Şirketler, multi-cloud için planlarını yapmakta geç kalmamalı. Güvenlik de apayrı bir güç kaynağı ve veri günümüzde yeni para birimi ise güvenlik de temel gereklilik. Şirketler otomasyonu gündemlerine almalı, ama bu konuda karar için aceleci davranmamalı. Çünkü teknoloji, yazılım, veri merkezi gibi konularda bu eksende yatırım kararları bir gecede alınmaz. Detaylı planlamaya ve bu planlar paralelinde kararlılığa öncelik verin.”
İnsan ve makine işbirliğinin geleceğini değerlendiren Dell EMC Türkiye Ülke Müdürü Sinan Dumlu’ya göre ise geleneksel şirketlerin geleceğini kendilerini değiştirme yetkinliği belirleyecek. Sinan Dumlu, bu yorumunu şöyle detaylandırdı:
‘Doğru’ hibrit mimari bir gereklilik halini alıyor
“Şirketinizde rekabette fark yaratacak alanı belirleyin, bunu size özel bir önceliklendirme ile yatırım gündeminize alın. Eskiden PC toplardık, bugün ise lego gibi ihtiyaç olan ve birbirini tamamlayan parçaları buluşturuyor, dijital dönüşümün bir zorunluluk olduğunu belirtirken, neyi nasıl yapmaları gerektiği konusunda müşterilerimizi bilgilendirmeye çalışıyoruz. Yapay zeka, makine öğrenimi, bulut bilişim, nesnelerin interneti, büyük veri ve büyük verinin analizinin her biri kendi içinde çok detaylı ve derin teknolojiler olsa da, birlikte çalışmadıkları sürece bir anlam ifade etmiyorlar. Hedefimiz; ‘karanlık fabrika’ olarak tanımladığımız, hiç insanın çalışmadığı, bir uçtan hammaddenin veya yarı mamulün girip, diğer uçta ürünlerin çıktığı bir iş modeli. Cihazların birbiriyle konuştuğu, yapay zeka ile karar verip çalıştığı ortamlar kurmak bu yönüyle önemli.”
Bugünün hiper bağlantılı müşterilerinin, yüksek farkındalıkla sürekli araştırma yaptığına dikkat çeken ve bu paralelde hiper-kişiselleştirme beklediklerini vurgulayan Dell EMC EMEA Bölgesinde Pazarlamadan Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Margaret Franco’ya göre, bu terzi usulü sunumlarda güvenlik birincil önemde. “Kimse müşteri beklentilerine yüzde 100 yanıt veremez tamam, ama veriyi ve beklentileri dengelediğiniz sürece, yapay zeka kullanarak bu deneyimleri geliştirebilirsiniz” yorumunu yapan Margaret Franco, bu yapıya ‘connected costumer’ dediklerini, pazarlama perspektifinde de yol haritasının temelinde bunun olduğunu belirtti ve sorularımızı yanıtladı:
Multi-cloud stratejiniz nasıl şekilleniyor?
Birçok müşteri ile iletişim kuruyor, araştırmalar yapıyoruz. Müşterilerin yüzde 80’i multi-cloud yapısına, buna uygun altyapıya sahip. Müşterilerin yine çoğunluğu beş farklı bulut platformunda konumlandırma yapıyor. Bir iş yükü özel bulutta, bir iş yükü genel bulutta, bir yük hibrit mimaride konumlanabiliyor ve burada sektör bazlı düzenlemeler ile kurumsal ihtiyaçlar belirleyici. Ama bugün birçok müşterimizin yaşadığı zorluk; bu dağıtık yapının doğru kontrolü. Multi-cloud stratejisinde iş yüklerini analiz ederek, buna en uygun bulut konumlandırmasını yapmak önemli. Yani başlangıç noktası kurumsal iş yüklerinizi analiz etmeniz, ardından en optimal işletim yapısına karar vermeniz olmalı. Bu süreçler, danışmanlık desteğinin önemini artırıyor.
Peki şirketler danışmanlık istiyor mu?
Kesinlikle istiyor, bunu bekliyorlar. Temelde iş yükü ve uygulama optimizasyonu konularında danışmanlık desteği sunuyoruz. Her işin temelinde iş yükü var ve bu, aynı zamanda başlangıç noktası. Bunu nasıl konumlandırdığınız ise ikincil soru ve hangi iş yükleri için optimizasyon yapmak istediğinize odaklanıyor. Birçok müşterimiz hassas verileri içeren iş yüklerini genel bulutta konumlandırıp, bir anda bunun yaratabileceği risklerin farkına varıyor, yani şirketler kendi başlarına adımlar atarak artı ve eksileri bilfiil kendileri öğreniyor. Bu aslında büyük bir zihinsel değişim. Bundan birkaç yıl öncesi ile kıyasladığımızda, bu kurumsal iş zekası değişimi net biçimde kendini gösteriyor, eskiden sadece genel bulut tercih edilirken, bugün müşterilerimiz veriyi bulut platformları arasında planlı biçimde dağıtmaları gerektiğini bilfiil kendileri fark ediyor, hibrit mimari onların gözünde de bir gereklilik halini alıyor.
Bu hibrit mimaride güvenlik nasıl bir konuma sahip?
BT’den daha hızlı gelişen bir risk dünyası var ve bizim güvenlik dönüşümümüz, bu konuda stratejimiz ve danışmanlığımız bu gerçek üstünde yükseliyor, ‘risk yönetimine’ odaklanıyor. Çünkü dışardan gelebileceklere karşı kendinizi korumaya çalışırken, belki tehditler içerde. Bu nedenle güvenlikte geleneksel zihniyet değişiyor. Başlangıç noktası ise iş süreçleriniz odaklı farkındalığınız, olası sızıntıya karşı hızlı hamle yapabilmeniz. Sürekliliği olan farkındalık kadar, iş süreçlerini doğru tanımlamak, risk profillerini belirlemek ve iş süreçlerini riskleri göz önüne alarak geliştirmek gerek. Müşterimize bu noktada alternatifler sunuyoruz. İlk noktada yönetilen hizmet tercihi ve bunun için SecureWorks çözümü iyi bir örnek oluyor. İkinci başlıkta ise bazı şirketler farklı iş süreçleri ve şirket içinde daha proaktif olması için güvenlik komuta merkezi oluşturmak isteyebiliyor. Bunu kendileri bilfiil inşa edebilirler ve biz de RSA ile farklı güvenlik teknolojileri sunabiliriz. Her ölçekte şirket için güvenlik temel gereklilik. Bizim tüm çözümlerimiz en baştan itibaren ‘içinde güvenlik konumlandırılarak’ inşa ediliyor. Veri de bu felsefe ile korunuyor, böylece uç nokta güvenliği mimarimizde öne çıkıyor. Güvenlikte uçtan başlayarak, yani cihazdan network’e uzanan yapıda kapsamlı adımlar atmak zorundasınız. Kurumsal stratejimiz paralelinde, her bir ürünümüzün içinde güvenlik inşa ediliyor ve her seviyede cihazda bu konumlandırma bizim için esas. Her şeyin içinde güvenlik halihazırda inşa edildiği için şirketlere de kolaylık sağlanıyor.
EMEA bölgesini ve bu bölgede Türkiye’nin potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kur bazlı dalgalanmalar var tamam, ama GSMH’sı ile Türkiye, Batı Avrupa ile kıyasladığımızda çok güçlü bir büyüme ortaya koyuyor. Ortadoğu, Afrika bölgesi ve Türkiye gibi ülkeler aslında ‘gelişmekte olan’ değil, büyüyen pazarlar. EMEA bölgesi bu yönüyle çok verimli. ‘Innovation accelerator’ (inovasyon hızlandırıcı) dediğimiz, yapay zeka odaklı iş yüklerinin artması beklentisi, sanal gerçeklik gibi başlıklardaki yenilikler ve gelişim BT sektörünü de hareketlendiren temel gerekçeler. EMEA pazarına yönelik beklentilerimiz bu yönüyle son derece olumlu.