Bulutta fayda, doğru çözümlerle zenginleşen melez yapıda
2014 yılını hedefleri paralelinde geçiren NetApp, böylece son 3 yıl içinde yaşadığı değişimin de doğruluğunu teyit etmiş oldu. “Çünkü bulut algısı yaygınlık kazandı” diyen NetApp EMEA Genel Müdürü ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Manfred Reitner eklemeden geçmedi: “Türkiye’deki görüşmelerimde, bu konuda farkındalığın diğer ülkelerdeki kadar yüksek olmadığını gördüm. Çünkü bazı sektörlerde veri gizliliği öne çıkıyor.” Ama diğer birçok ülkede bulut hızlı gelişim sergiliyor. NetApp çözümlerinin bulutta kullanım için uygun olduğunu, bunun da kurumsal gelişime hız kazandırdığını söyleyen Reitner’a göre, bulutu tüm konseptle bütünleşik biçimde tutmak önemli bir adım. Bu yıl odaklanılan temel konu kurumsal müşteriler. Bir tarafta da servis sağlayıcılar var. Burada iş ortakları ile ilerlemek başarı ve orta segmentte de pazarda pay sahibi olmayı sağlıyor. Reitner ile yeni çözümlerini, Türkiye pazarına bakışlarını konuştuk:
Türkiye pazarını ve buluta bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Beklentimin temelinde büyüme var. 15-20 yıldır tatillerde Türkiye’ye gelir giderim. Ama iş açısından baktığımızda, EMEA bölgesinde 5 büyük pazar var ve bunlardan biri Türkiye. Büyüme potansiyeli büyük. İnsanlar da yeni teknolojileri kullanmaya sıcak bakıyor. Bu yüzden Türkiye pazarına yatırım yapıyor, İstanbul ve Ankara ofislerimizle faaliyet gösteriyoruz.
Ankara’daki operasyonlar ışığında kamunun ilgisini, buluta bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dünyanın her ülkesinde kamu önemli. Yapılan birçok iş dönüp dolaşıp kamuya bağlanıyor. Geçen yıl Türkiye gelirinin önemli bir bölümü kamu kaynaklıydı. ABD’de kamu kanadında örneğin yüzde 50’ye yakın pazar payımız var. Kamu odaklandığımız bir nokta. Güvenlik ve iş sürekliliğinin yanında, kamunun çok fazla depolamaya ve veri yönetimi araçlarına ihtiyacı var. Örneğin sadece pasaport sunum yapısına baktığınızda bile birçok sistemin birbiri ile konuşması ve veri paylaşması, depolaması gerektiğini görüyorsunuz.
İş ortaklarınızı nasıl seçiyorsunuz?
İlk yıllarımızda daha çok teknik bilgi ve deneyimi olan iş ortakları tercihimizdi. Ama bugün birçok iş ortağımız çözümler geliştirme yetkinliğine sahip. Bizim çözümümüzü temel alarak çözümler geliştiriyor, bizim yapımızda platform veya yazılımları hayata geçiriyorlar. Depolama başlığında işletim sistemimizi geliştirdik, bunun için satın almalar yaptık. Bu bizim büyük veri alanında gücümüzü pekiştirmemizi sağladı. Temelde bir yazılım şirketiyiz. Bu konuda yaptığımız satın almalar ise bize büyük depolama ortamlarını yönetmekte yardım ediyor. Hem de sadece bizim sistemlerimizi de değil. OCI (on command inside) yönetim yapımız büyük müşteriler için önemli. Bu yazılım büyük ölçekli müşterilerimize sahip oldukları veri ortamını yönetmelerine, neye sahip olduklarını görmelerine yardımcı oluyor. Stratejimizin bir parçası da Flash teknolojide güçlü olmamız. Birçok girişim bu konuda çalışma yapıyor. Ama biz bu teknolojileri daha kapsamlı ele alıyor, herşeyi kapsayabiliyoruz. Böylece her ihtiyaca uygun çözümler sunabilen bir portföyümüz oluyor.
Yani önce ihtiyacı anlıyorsunuz.
Kesinlikle ve o ihtiyaca uygun çözümü sunuyoruz. Birçok müşteride görüyoruz ki, Flash sistemler popüler olduğu için hepsi bu yapıya geçmek istiyor. Ama biz önce analizle yola çıkıyoruz. Çünkü bazılarının buna ihtiyacı yok. İlerleyen süreçte Flash donanım alan müşterilerimiz var. Flash inanılmaz bir teknoloji ve ihtiyaca bağlı olarak önemli faydalar sunuyor. Ama her noktada da Flash'a ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum. Bu, belirttiğim gibi, kurumsal gelişimde bir süreci gerektiriyor. Bu nedenle pazarda bu konudaki talebi biraz abartı buluyorum. Büyük ölçekli müşterilerin büyük bölümü bu yapıya sahip. Ama diğerlerinin bu yapıda yer alması için biraz daha gelişmeleri gerek. Veri tabanının işi yazmak değil, okumaktır. Veri tabanı okuma hızınızı yükseltmeniz, veri ile başa çıkma hızınız bu nedenle önemli.
Peki ya güvenlik stratejiniz? Çünkü bazı gelişmeler, buluta karşı şüphe sebebi olabiliyor.
İnternetin karşısındaki en büyük tehdit bence güvenlik. Herkes her yerden bağlı. Temel konu bağlandığınız noktadaki bağlantı güvenliği. Güvenlik aslında hiç olmadığı kadar önemli ve akabinde çok daha karmaşık. Göz önünde bulundurmanız gereken birçok risk faktörü var ve bunlara yetişebilmeniz gerek. Riskleri tahmin etme ve önlem alma yeteneğiniz olmalı. Güvenlik konusunda çok katmanlı bir yapımız var ve buna ‘sanal Çin Seddi’ adını da veriyoruz. En güçlü olduğumuz alan, tüm yapıyı yönetme yapısı ve araçları. Çok farklı bir dünyada verinizi işleyebilmeniz gerek artık. Biz burada bulutla bütünleşme sağlıyoruz, müşteri veriyi buluta taşıyabilmek için bizim yönetim sistemimize erişiyor. Asıl önemlisi buluta taşıdığını tekrar geri koyabiliyor. Bence müşterilerin aklındaki soru da bu. Yani buluta veri yüklerlerse hangisini önemli bulup kendi sistemlerine geri yükleyebilecekleri. Biz burada melez bir ortam kurgulayarak müşterimize yardım ediyoruz. Böylece ihtiyaçları olduğu zaman kullanıyor, ama ihtiyaçları yoksa veriyi kendi ortamlarına veya başka bir bulut platformuna taşıyabiliyorlar. Onlara tüm bu platformlarda verilerini yönetme imkanlarını sunuyoruz. Bizi farklı kılan da bu. Büyük müşterilerde rotamız bu ve servis sağlayıcılarda da benzer bir seyir olacaktır. Bulutu kullanmanın bence en önemli gerekçesi felaket kurtarma. Böylece ikincil veri merkezini sizin yönetmeniz, bu yatırımı sizin yapmanız gerekmiyor. Bu yaklaşım, hem maliyet avantajı sunuyor hem verinin güvenliği konusunda içinizi rahat ettiriyor.
2015 yılı için plan ve öncelikleriniz neler?
Her zamanki gibi önceliğimiz büyümek. Bulut ekseninde daha çok yeniliğimiz olacak. Bulut sağlayıcılarla iş ortaklıklarımız gelişecek. Her zaman olduğu gibi iş ortaklıkları ile hareket edeceğiz. İş ortağı merkezli, güçlü bir ekosistemimiz var ve kanal sistemimizin gücü ile her başlıkta büyüme potansiyeline sahibiz. Bu nedenle ‘buluta entegrasyon’ araçları gibi araçlar göreceksiniz. Bu bulut sağlayıcıların verimliliğini artıracak, pazarda rekabetlerini güçlendirecek. Yazılım tanımlı depolama çözümümüz ‘Clustered Data ONTAP’ da önemli. Çünkü bu, bizce veri merkezinin geleceği. Sadece orta ve küçük ölçekli şirketler değil, büyük şirketler de BT birimlerini verimli kullanma ve yeniliklere hızlı uyum sağlayabilme avantajı istiyor. Biz de onlara yardımcı olacak araçları sunmayı sürdüreceğiz. CIO’lar BT yapılarında katalog sistemini benimsiyor. Örneğin eskiden bir uygulama için BT birimleri arasında bağlantılar kurmanız, yedeklediğiniz veriyi sisteme taşımanız gerekirdi ve çalışmalar uzun sürerdi. Ama bizim sistemimizde tek bir düğmeye basınca, otomatik olarak seçilen doğru bilgiler hızla kopyalanıyor. Bu konu, yani veri yönetiminin otomasyonu üzerinde çalışmalarımız yoğun olarak sürüyor.
Küresel servis sağlayıcılar Türkiye pazarını mı hedefliyor?
Türkiye pazarı buluta geçme konusunda temkinli. İstanbul’daki toplantıda bunu gördüm. Türkiye’de başarılı bir bulut operasyonu yapmak isteseydim, öncelikle bir Türk şirket olup verinin Türkiye’de kalmasını garanti eder, özel bir Türk bulut barındırma yapısı kurgulardım. Büyük şirketleri özellikle bu formül motive ederdi. Veri yine ülkede ama bulutta ve melez bir yapıda kendilerini güvende hissedebilirler. Türkiye’de melez bulutun yaygınlaşması için başarı hikayelerine ihtiyaç var. Şirketler böylece kendilerini daha rahat hisseder, maliyet azalır. Ama unutmamak gerekir ki bulut da her zaman düşük maliyet anlamını taşımaz.
Neden?
Amazon, Azure gibi bulut yapılar ilk anda hesaplı gelir. Birçok girişim şirketi de bu nedenle altyapılarını bulutta başlatır. Ama belli bir ölçeğe ulaştığınız zaman bulut pahalı bir hal alır. Bu nedenle bence bulut sağlayıcıların bu konuda çalışma yapması gerek. Tabi bu yapıyı kullanan şirketler de verilerini bilmeli, tanımalı. Küçük bir şirketken büyüdüklerinde verilerinin ve bulut kullanımlarının, bu konuda gelişen ihtiyaçlarının bilincinde olmalılar.