“e-Dönüşüm” diye bir şey vardı, ne oldu ona?
TBD, Bilişim 2010 etkinliği sırasında 5. “Bilişim Değerlendirme Raporu”nu kamuoyuna sundu. Raporda, bu yıl sadece bir kez toplanan e-Dönüşüm Türkiye İcra Kurulu’nun fiilen kadük hale geldiği; DPT’nin Bilgi Toplumu Stratejisi Eylem Planı’nda bu yıl bitmesi öngörülmüş eylemlerin ortalama tamamlanma oranının ancak yüzde 49,65 olduğu belirtelerek şu ifadelere yer veriliyor: “Devlet eliyle gercekleşmesi gereken e-devlet projelerinin en iyi olasılıkla 2011 içinde tamamlanacağı dikkate alınırsa, toplumda BT ürünlerinin kullanımına yönelik yaygınlığın kısa vadede sağlanamayacağı görülmektedir”. Bu “en iyi olasılığın” pek küçük bir ihtimal olduğunu da biz ekleyelim.
Raporun kibar bir dille söylemeye çalıştığı şey aslında şu: Hükümetin “bilgi toplumu” gibi bir hedefi artık bulunmamaktadır; yaptığı düzenlemeler olumlu değil olumsuz karakterdedir ve sektörün önünü tıkamakta, bilgi kültürünün yaygınlaşmasını önlemekte, temel hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir; ekonomik boyutta bilgi ve iletişim teknolojilerinin stratejik önceliği tanınmamakta, tersine iş yapma ve kullanım maliyetini artıran adaletsiz vergilerle sektörün rekabet avantajı baltalanmaktadır… Yani, “Türkiye rotayı henüz Bilişim Toplumuna tam anlamıyla yöneltmiş değildir. Bu rotadan sapmamak icin de siyasi iradenin desteğinin en üst düzeyde sağlanmasının önemi gün geçtikce artmaktadır.”
Raporu hazırlayanlar ne düşünür bilemiyorum, ama ben hükümetin yaptıklarına bakarak, “siyasi iradenin” destek mi köstek mi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bir kaç örnek yeterli bunun için: Kültür ve Turizm Bakanlığı, Avrupa Parlamentosunun temel iletişim hakkını ihlal ettiğini açıkladığı Fransız telif yasası HADOPI’nin Türkçe versiyonunu geçirmeye hazırlanıyor. Ulaştırma Bakanı, AB dahil bir çok uluslararası kuruluş tarafından kınanan internet sansürünü savunmakla yetmemiş gibi, şimdi de mahremiyet ihlallerini ağırlaştıracak “ulusal kripto yönetmeliği”ni çıkarmaya çalışıyor. BTK’nın “veri merkezleri fiyatlarında indirim” gibi masum bir konuyla ilgili kararında, hosting firmalarının sunucu şifrelerini elde etmesini sağlayacak hükümler bulunuyor.
Pardon, biri “kişisel verileri koruma kanunu”, hatta anayasada iletişim hakkı mı dedi?