Farkımız Teknoloji…
Dünyanın En Akıllı Havalimanı, teknoloji altyapısıyla dünyadaki diğer rakiplerinden ayrılıyor. Birçok uygulamanın dünyada ilk kez hayata geçirildiği ve yerli teknolojilerin ön plana çıktığı İstanbul Yeni Havalimanı, havacılık alanındaki en büyük Ar-Ge platformu da olacak.
Dünyanın en akıllı havalimanı olma özelliğini taşıyan İstanbul Yeni Havalimanı, teknoloji altyapısıyla diğer rakip hub havalimanlarından da ayrılıyor. İstanbul Yeni Havalimanı’nda yolculardan havayolu şirketlerine kadar tüm paydaşların memnuniyetini en üst düzeye çıkarmak için kullanılacak mobil uygulamalardan, havalimanı güvenlik sistemlerine, havayolları mesajlaşma platformundan, ortak karar verme sistemine kadar birçok yazılımı hayata geçirildi. Ayrıca dünyanın ilk havalimanı veri merkezi, ülkemizin ilk sanal kule uygulaması ile yerli robot, insansız yolcu taşıma araçları gibi güncel teknolojik sistemler de yeni havalimanında yer alıyor. Bu doğrultuda Ar-Ge temelli projeler şu başlıklar altında toplanıyor:
- Havacılık Güvenliği Yönetim Sistemi
- Akıllı Kart Erişim Portalı
- Kayıp ve Buluntu Eşya
- İGA Mobil
- İGA Tesis Yönetimi
- Yolcu Memnuniyet Anketi
- İGA IoT
- İGABOT (İGA Robot)
- İGABUS (İGA Otonom Otobüs Projesi).
İstanbul Yeni Havalimanı’nda birbirine yedekli üç adet veri merkezi, 102 adet entegre sistem, 467 adet sunucu, 780 telekomünikasyon odası, 3257 adet kartlı geçiş noktası, 3267 uçuş bilgi monitörü, 4549 destek verilen bilgisayar, 9000 adet güvenlik kamerası olacak. Havalimanı bünyesinde 20 milyon GB’lık veri alanı mevcut olacak. Ortalama bir şehirde bulunan 80 bin network portu kadar bir porta sahip olacak, Havalimanına döşenen fiber kablo uzunluğu ise İstanbul- Berlin arasındaki mesafeye yani 1700 km’ye eşit. Bunun yanı sıra İstanbul Yeni Delhi arasındaki mesafeye eşit olan 4500 km uzunluğunda bakır kablolama da havalimanının özellikleri arasında yer alıyor. Dünyaya örnek olacak bu yapının oluşumu İGA Bilgi İşlem Merkezi tarafından hayata geçirildi. Bu alandaki Türkiye’deki en etkin isimlerden biri olan Ersin İnankul’un yönetimindeki 780 kişilik ekip, oluşturdukları bu yapının işletimini ise bundan sonra İGA Bilişim çatısı altında sürdürecekler. Yeni şirketin genel müdürlük görevini de Ersin İnankul sürdürecek.
Havaalanının her noktasında kablosuz internet var
İstanbul Yeni Havalimanı’nın altyapısına baktığımızda Avrupa’nın ilk VMPRS network’ünü görüyoruz. Bu da şu anlama geliyor. Havalimanı içerisindeki tüm paydaşlardan kullanıcılara (yolcular, mağazalar, oteller, havacılık şirketleri vs) bir servis sağlayıcı gibi ADSL ve fiber üzerinden kablosuz internet hizmeti verilecek. Böylece hiçbir paydaş kendisi için bir internet erişim noktası oluşturma yetkisine sahip olmayacak. Havalimanı içerisinde yer alan 3500’den fazla Wi-Fi Access Point ile birlikte kendi cumhuriyetlerini kurduklarını belirten Ersin İnankul,
“Bu anlamda altyapı tarafında bir Wi-Fi operatörlüğü de yapmış oluyoruz. 80 bin portluk network’ümüz, ortalama bir şehrin fiber ve ADSL bağlantısından çok daha geniş bir altyapıyı içeriyor. Bu altyapı ile birlikte aslında hem terminal içerisinde hem terminal dışında hem de apronda Wi-Fi hizmetini vermiş oluyoruz. Örneğin havayolları şirketlerine, apronda kendi tabletlerinden operasyonlarını yürütme ve yeni uygulamalar geliştirme kolaylığını sağlıyoruz. Bu anlamda diğer havalimanları ile ayrışıyoruz. Dünyada apronu da Wi-Fi kapsama alanı içine alan birkaç tane havalimanı var. Bu da Wi-Fi ve altyapıya yapmış olduğumuz büyük yatırımın bir göstergesi” dedi.
Teknolojik altyapının olmazsa olmazı güvenlik…
Günümüzde teknolojinin gelişimi ve yaygınlaşması ile birlikte güvenliğin önemi de artmış oldu. Tabii böyle büyük ve kritik bir altyapı söz konusu olunca, güvenlik projeleri de bu yapıya uygun olarak tasarlandı. Havalimanının tüm noktalarını kontrol altına alan 9 binden fazla kamera sistemi kuruldu. Bu sayı, İstanbul MOBESE’sinde yer alan toplam kamera sayısı kadar. Ayrıca 3400 civarında kartlı geçiş noktasının kurulumu yapıldı. Güvenliği bir konsept olarak ele aldıklarının altını çizen Ersin İnankul, “Internet Security Management (ISM) kapsamında tüm sistemleri analitik çerçevede yönetebiliyoruz. Kameralar, sadece görüntü almıyorlar, bizlere veri topluyorlar. Örneğin bir kapı zorlandığında, o bölgeye en yakın olan kamera yapay zeka algoritmaları ile birlikte görüntüleri bize getirebiliyor. Ya da ben kapıdan çıktığımda veya kapıya dokunduğum anda kamera beni algılıyor. Böylece benim odama benden sonra giren ve çıkanların raporlamasını yapabiliyor. Enerji yönetimi sistemleri ile entegre çalışarak kablolarda ortaya çıkan bir arıza ile ilgili bilgileri yöneticilere iletiyor. Ya da olası bir yangın esnasında kameralar otomatik olarak bölgenin kayıtlarını ilgili itfaiye ve polis birimlerine iletiyorlar. Tüm bu çalışmalarda yapay zeka algoritmaları kullanılıyor” bilgisini verdi.
Akıllı Çit Sistemi
Güvenlik konsepti kapsamında ayrıca Türkiye’de ilk olacak, Avrupa’da ise bir – iki örneği bulunan Akıllı Çit Sistemi de kuruluyor. Antalya ve Esenboğa havalimanlarında demo ortamı iki yıldır devam eden bu uygulama, ülkemizde ilk defa yeni havalimanında kurulmuş olacak.
28 kilometreden oluşan bir çitin etrafında 13 adet radar ve 714 adet kamera yer alıyor. Her 60 metrede bir sabit kamera, her 360 metrede bir hareketli kamera, her 720 metrede bir termal kamera, her 2.5 kilometrede ise bir radarın yer aldığı sistemde radarlar, 800 metre mesafeden 800 metre çapındaki cisimleri algılayıp ilgili kameralara “Ben bu cismi algıladım, çite doğru yaklaşıyor” bilgisini aktarıyor. Kamera da cisme otomatik olarak dönüyor ve cismi algılayarak takip etmeye başlıyor. Cisim tele dokunduğu anda ise telin üzerinde yer alan fiber sensörler devreye giriyor. Böylece cismin hayvan, nesne ya da insan mı olduğu bilgisi ilgili yetkililere ulaşıyor. Eğer bu cisim çiti atlayıp havalimanının içerisine girerse o zaman da yine kamera sistemi ile otomatik olarak takip devam ediyor ve yaklaşık 2.5 dakika içerisinde güvenlik güçleri bu cismi yakalıyor. Ersin İnankul, “Bu konuda dünyadaki en büyük havalimanı sistemlerinden birini Türkiye’de kurmuş ve denemelerini yapmış durumdayız” diyor.
Siber güvenlik tarafından da havalimanı kapsamında önemli yatırımlar yapılmış durumda. Siber güvenlik ve operasyon merkezlerinde dünyadaki tüm gelişmeler 7×24 takip ediliyor ve gerekli önlemler alınıyor. Bu doğrultuda 26 adet farklı yazılım sistemi kullanılıyor.
“Transfer yolcularının tercih sebebi olacağız”
İstanbul Yeni Havalimanı’nın havacılık sistemlerinin büyük bir bölümü de bu altyapısı üzerine kurulmuş durumda bulunuyor. Bu sistem için de akıllı algoritmaların kullanıldığının bilgisin veren Ersin İnankul, şunları kaydetti:
“Burada da kısıtlı kaynakları en optimum şekilde kullanma zorunluluğumuz var. Ve en önemlisi yeni havalimanımız bir hub havalimanı olduğu için transfer yolcu bizim için oldukça değerli. Hindistan’dan çıkıp Los Angeles’a gitmek için 7-8 saat seyahat etmiş, havalimanımıza inmiş bir yolcuyu en kısa sürede kendi kapısına yönlendirmek ya da havalimanı içerisinde geçireceği zamanı konforlu bir biçimde geçirmesi gibi bir zorunluluğumuz var. Bunun için akıllı algoritmalarla çalışıyoruz. Transfer yolcularını 60 dakika içerisinde diğer uçağına yetiştirme yükümlülüğü var. Aslında böyle bir zorunluluk yok ama havalimanlarını tercih sebeplerinden birisi de bu. Biz bu süreyi en minimuma indirebilmek için transfer olacak yolcumuzu daha uçaktayken nereye seyahat edeceğini algılayıp, onu en yakın kapıya atayacak algoritmalar geliştirdik.”
Havalimanında zaman geçirecek olan yolcuların konforlarının da kendileri için büyük önem taşıdığını belirten Ersin İnankul, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Bir yolcunun, nereden geldiği, nereye gideceği, havalimanında ne kadar zaman geçireceği gibi değerli bilgiler anında elimizde olacak. Eğer bu yolcu bizim mobil uygulamamızı indirmişse onu lokasyon bazlı takip edeceğiz ve onu sürekli bilgilendireceğiz. Mağazalar da bu tür yolcular için gerekli hazırlıklarını önceden yapabilme imkanına kavuşmuş olacak. Biz de mağazaların yolculara yönelik kampanya duyurularını yapacağız. Bu da aynı zamanda mobil uygulamanın da önemini ortaya çıkarmış olacak.”
IoT teknolojileri ile gelen ilk’ler
İstanbul Yeni Havalimanı’nı akıllı hale getiren teknolojilerden bir tanesi de IoT (Nesnelerin interneti) teknolojileri. Oluşturulan yapının hemen hemen her noktasında bu teknolojiler yer alıyor. Dünyada ilk kez yeni havalimanında hayata geçen birçok kritik iş uygulaması IoT cihazları ile desteklenmiş durumda. Kritik öneme sahip odaların ses, nem, basınç, ısı gibi algoritmalar ile belirlenen değerlerinin takip edilmesi, pistlerin aşınma durumlarının takibi, sanal kule uygulamaları, check-in sistemleri gibi birçok yapının temelinde IoT teknolojileri yer alıyor.
IOT platformlarını açık kaynak ile kendilerinin belirlediğini ve bu konuda kendi uygulamalarını geliştirdiklerini belirten Ersin İnankul, “Örneğin, pistlerin aşınma durumları bizler için oldukça kritik bir konu. Kamera ve ses dalgalarıyla aldığımız pist aşınma bilgilerini büyük veri platformunda değerlendirip tahminler yapacağız. Böylece hangi tip uçakların hangi piste inmesinin gerektiği, pistlerin onarım durumları gibi bilgileri bize teknoloji verecek. Daha önce IoT tabanlı sistemlerin kullanıldığı bir havalimanı bulunmuyor” dedi.
Sanal Kule
Dünyada 2-3 örneği bulunan, ülkemizde ise ilk kez hayata geçirilen uygulamalardan bir tanesi de Sanal Kule. Bu uygulama, İGA açısından kritik bir öneme sahip bulunuyor. Havalimanı bünyesinde, uçak yere indikten sonraki yönlendirmeleri yapmak üzere kurulacak sekiz adet kulenin görevini bu Sanal Kule görüyor. Uçakların yerdeki hareketleri ile ilgili, 50 megapiksel üzeri süper kameralardan elde edilen bilgiler Sanal Kule’de toplanıyor ve gerekli yönlendirmeler yine bu bilgiler doğrultusunda Sanal Kule’den yapılıyor. Uçakların kuyruk numaralarının da görüntü tarama teknolojisiyle elde edileceği bilgisini veren Ersin İnankul, “Hiç insan faktörünün yer almadığı bir yapı kurguluyoruz” dedi.
Fallow the Green – Yeşili İzle
Dünyada yeni olarak uygulamaya alınan projelerden bir tanesi de Fallow the Green – Yeşili İzle konsepti. Havalimanına uçak teker koyduğu andan itibaren pilotların önlerinde yanan yeşil ışıkları ve kırmızı stop barlarını takip ederek en kısa sürede uçakları köprüye ulaştıracakları ya da park pozisyonuna geçirecekleri bu uygulamada da yapay zeka algoritmaları kullanılıyor.
Yerli robotlar iş başında
Yapay zeka, IoT gibi kavramların sıradanlaştığı İstanbul Yeni Havalimanı’nda robotların yer almadığını düşünmek de büyük bir yanılgı olur. Şimdilik havalimanı kapsamında üç tane robot görev yapacak. Bu robotlar güvenlik, temizlik ve yolcu karşılama konularında görev yapacaklar. Güvenlik robotları, yüz tanıma yaparak güvenlik birimlerine bilgi aktaracak ve bu yüz tanıma bilgileri emniyet birimlerindeki bilgilerle eşleştirilecek. Yolcu tanıma robotları ise biniş kartlarını okuyarak yolculara check-in noktalarını ve kapıları gösterecek. Üçüncü robot ise adı üstünde, alandaki temizlik işlerine yardım edecek. Aynı zamanda konuşabilecek olan bu robotlar da yerli üretimi temsil ediyorlar.
Yolcular hiç kimse ile muhatap olmadan uçağa binebilecek
Hızlı geçiş sistemleri, yeni havalimanının teknolojik olarak fark yarattığı önemli konulardan bir tanesi. Türkiye’de ilk kez yolcular, havalimanına geldiklerinde kendi otomatik check-in’lerini yapabilecek, biniş kartlarını oluşturup okutabilecek ve biniş kartları ile kendi bagajlarını da otomatik olarak bırakabilecekler. Hatta pasaport noktalarında parmak izlerini ve pasaportlarını okutarak uçağa kadar olan tüm geçişleri yapabilecekler. Kısacası bir yolcu x-ray cihazlarının dışında hiç kimse ile muhatap olmadan uçağa binebilecek. Bu noktada, güvenlik seviyesi bir tık da üst seviyeye taşınmış durumda. Havalimanında, yüz tanıma sistemleri ilk defa kullanılmış olacak. Yüz tanıma bilgileri, emniyet birimlerindeki bilgilerle eşleştirilecek ve eğer sakıncalı bir durum var ise polis anında müdahale etme şansı bulacak.
Bu güvenlik uygulamasında ayrıca sahte geçiş kartları da algılanacak. İki farklı ülke için aynı saate bilet alan yolcuların daha sonra evde oluşturduğu geçiş kartlarından birini kullanarak geçiş yapması ve daha sonra da diğer ülkenin uçağına binmesinin yolunu kesecek bu uygulamanın dünyaya örnek bir başarı hikayesi olacağının altını çizen Ersin İnankul, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Bir başka önemli projemiz ile de Wi-Fi üzerinden yapılan bagaj operasyonlarına yeni bir standart getiriyoruz. Dünyadaki bütün havalimanlarındaki Wi-Fi ortamında bagaj ile yolcunun eşleştiği sistemler yaklaşık 1.5 saatte kırılabilir. Ekstra bir otantikasyonla biz bunu sonsuza doğru çekiyoruz.”
Mobil uygulama
İGA’nın yeni havalimanında yolculara ilk dokunacağı alan mobil uygulaması olacak. 1.5 yıl gibi bir sürede 10 kişilik bir İGA Bilişim ekibi tarafından geliştirilen mobil uygulama ile yolcular ile daha evlerinden çıkmadan, uçağa binecekleri zamana kadarki tüm süreçlerde iletişim içinde olunacak. Meteroloji, yol durumu gibi uygulamalar ile de entegre olarak çalışacak olan İGA Mobil Uygulaması, akıllı otopark sistemini de içinde barındıracak.
KUTU 1
Havalimanlarındaki veri merkezleri çığ gibi büyüyecek
Dünyanın en akıllı havalimanı olma özelliği, İGA Bilişim’e bazı sorumluklar da yüklemiş durumda. Havalimanı kapsamında yer alan diğer paydaşları da teknolojinin bu nimetlerinden yararlandırmak isteyen İGA Bilişim, bazı uygulamalarını servis olarak paydaşlarına açacak. Dünyanın ilk Tier3 sertifikasına sahip havalimanı veri merkezi İstanbul’da bulunuyor. Yaşayan bir şehir haline gelecek olan yeni havalimanındaki tüm kuruluşlar hiçbir yatırıma gerek duymadan bu veri merkezinden ve siber güvenlik hizmetlerinden faydalanabilecek. Kuruluşlar, İGA Bilişim’in güvenlik kalkanı altında kendi operasyonlarını yürütebilecekler. Havalimanı içinde bir veri merkezi yatırımı yaparak ne kadar doğru bir hareket yaptıklarını belirten Ersin İnankul, şunları söyledi:
“Havalimanında ilk etaplarda 150 binden fazla kişi anlık olarak bulunacak. Kişi sayısının daha sonraları 400 – 500 binlere çıkması bekleniyor. Böyle bir ortamda burada bir veri merkezi yatırımı yapmış olmanın ne kadar doğru bir hareket olduğunu gördük. Şu anda veri merkezimizin yüzde 30’u daha açmadan doldu. Şu anda 20’ye yakın müşterimiz var. Bir sürü kabinet koridorlarını kiralamış durumdayız. Biz açılıştan bir yıl sonra burayı dolduracağız ve ikinci, üçüncü fazına doğru yürüyeceğiz. Çünkü insanlar artık verilerini daha güvenli yerlerde, bulutta saklamaya daha sıcak bakıyorlar.
Öte yandan veri merkezleri, havalimanlarında çığ gibi büyüyecek. Biz bunu görüyoruz. Biz bu yatırımın ilkini yaptıktan sonra Dubai de böyle bir yatırım yapma kararı aldı.”
İGA Bilişim, yeni havalimanında elde ettiği bilgi ve tecrübeler çerçevesinde hazırladığı uygulama ve yazılımları da birer paket haline getirmeyi ve özellikle de yurtdışı pazarlara sunmayı hedefliyor.
Havacılık konusunda dünyanın en büyük Ar-Ge merkezi
İstanbul Yeni Havalimanı’nı sadece bir hub olarak değil, bir teknoloji geliştirme merkezi olarak konumlandırdıklarını kaydeden Ersin İnankul, şunları kaydetti:
“İGA Bilişim’i, havacılık ekosistemi için bir teknoloji platformu olarak konumlandırıyoruz. Gençlere ve girişimcilere havacılık ve uçuş sistemleri konularında her tür desteği vereceğiz. Bununla ilgili yaptığımız TeknoFest kapsamında birçok başarılı genç ile tanıştık. Hackathon’da başarılı olan gençlerin yaptıkları çalışmalar bugün birçok yatırımcının dikkatini çekebilecek düzeyde. Ürettikleri ürünler, sunum teknikleri, maliyetlendirmeleri, bunları bize sunuş tarzları oldukça başarılıydı. Havacılık alanında burası bir teknopark olacak. İGA Bilişim olarak da biz bunun en önemli öncüsü olacağız.
Bu havalimanını kurgularken, oldukça büyük bilgi ve tecrübeler edindik. Teknoloji geliştirme yeteneklerimiz geliştirdik. Örneğin havacılık güvenliği konusunda ürün geliştiren dünyada üç şirket ve bunlar buraya yatırım yapmak istemedi. Biz de oturduk 8 ay gibi bir sürede bu yazılımı geliştirdik ve uluslararası testlerini yaptık. Ya da apron kart basımını, tüm kurumlarla entegre olacak şekilde otomatize ettik. Başka bir örnek vermek gerekirse, alan içindeki yolcu taşımalarını insansız araçlarla yapmak fikrimiz var. Bu konuda Fransız bir şirketten teklif istedik, ‘Satmam, kiralarım” dedi, bir günlük demo için bile 43 bin avro istedi. Biz de bu aracı kendimiz geliştirmek istedik. Galatasaray Üniversitesi, Karsan ve BMC ile birlikte insansız elektrikli araç geliştirme çalışmalarına başladık. Biz şunun farkına vardık. Her şey satın alınmıyor. Her şeyi satın alacak gücünüz olsa bile almamanız gerekiyor. Bunun farkına vardık. Havacılık da bunun için en önemli alanlardan bir tanesi. İGA Bilişim olarak, ülkemizin teknoloji alanında bayrak taşıyıcısı olmak, komşu ülkelerden başlayıp teknolojilerimizi dünya ülkelerine satmak istiyoruz. Çünkü bizim en büyük şansımız, dünyanın en büyük havalimanını laboratuvar olarak kullanabilecek olmamız.”