Fırsat eşitsizliği ve 2023
Türkiye Ekonomi Politikaları Vakfı iktisatçısı Bilgi Aslankurt’un “Eğitimde Kuşaklararası Hareketlilik- Fırsat Eşitliğinde Türkiye Nerede?” başlıklı araştırmasından birkaç özet nokta:
• Avrupa İşgücü Anketi (2009) diyor ki: OECD ülkelerinde, genç yetişkinlerin yüzde 50’si ana-babasıyla “aynı” eğitim düzeyine sahip. yüzde 37 kadarı ana-babasına göre daha az eğitimli. Demek ki yüzde 13 daha iyi eğitimli.
• Türkiye’de gençlerin yüzde 66’sının eğitim oranı, ana-babasına göre “aynı.” Yani: Bu grup gençlerin eğitim düzeyi, bir kuşak öncesi düzeyinde.
• Türkiye’de gençler ve ana-babasının “aynı” düzeydeki eğitimi derken: Yüzde 91 ilköğretim ve altı.
• Ana-babanın eğitimi düşükse, çocuğunun eğitimi de -büyük olasılıkla- düşük kalacak. Aradan, bu “kötü talih”i yırtarak sıyrılabilen elbet olacak. Ama çoğunluk için durum bu.
• Oysa, yeni kuşağın, bir öncekine göre daha iyi eğitimli olması lazım. Böyle olamıyor. Çünkü Türkiye’de eğitimde fırsat eşitliği yok. Ailenin geliri, eğitimin kalitesini belirliyor.
• PISA verilerine göre, Fen Lisesi’ne girenlerin yüzde 68,6’sının ana-babası veya sadece biri üniversite mezunu. Anadolu Lisesi’ne girenlerde yüzde 28,5. Genel Liselerde yüzde 11,8.
• Türkiye, fırsat eşitsizliğinin en fazla, eğitim kalitesinin en az olduğu ülkelerden. Milli gelirini yükselten Türkiye, eğitimde bütün vatandaşlarına eşit eğitim fırsatı sunamıyor. Parası olan, dershaneye para dökerek, özel hoca tutarak çocuğuna özel okulda (daha kaliteli) eğitim vererek okutuyor.
• İnsan kaynağını iyileştiremeyen bir ekonominin, rekabet gücünün sürdürülebilir bir şekilde artması beklenemez. (Ali Babacan: “Orta ikiden terk bir nüfusun oluşturacağı katma değer ile eğitim seviyesinin çok daha yüksek olduğu bir ülkenin oluşturacağı katma değer arasında tabii ki fark olacaktır.”)