İlmek ilmek dokunan bir mimari
Altyapı ve güvenlik olarak çok geniş kapsamlı bir sorumluluk alanı olduğunu belirterek söze başlayan İGA IT Altyapı ve Güvenlik Grup Müdürü Emrah Bayarçelik, ilk adım olan kablolama sonrası network aktif cihazları, terminalin her tarafının Wi-Fi sistemi ile kaplanması, havalimanı olarak belli uluslararası kurallara da uyumun detaylarını paylaştı.
Havacılık sektöründeki frekans tahsisine riayet etmek bir zorunluluk. Havalimanında konumlanan veri merkezi ise dünyanın ilk Tier 3 sertifikalı veri merkezi ve dizaynından proje yönetimine kadar her adım, bütünüyle İGA’nın kendi eseri. “Bu gibi konularda genelde dış kaynak danışmanlığı alınır, ama bizlerin uzun yıllara dayanan havalimanı veri merkezi tecrübemiz ile bu yapıyı bilfiil biz kurguladık” diyen Emrah Bayarçelik, şu bilgileri paylaştı:
“Bu veri merkezinin özelliği; projeyle birebir örtüşen bir tasarımı olması. Burada 250 milyon yolcu kapasiteli bir projeden bahsediyoruz ve bu amaçla 4 fazda ilerleyeceğiz. Halen yürüttüğümüz, 90 milyon yolcu kapasiteli, 120 milyona kadar ilave artışı karşılayabilecek bir havalimanı ilk fazımız. Veri merkezimiz de faz faz büyüyecek. Yani havalimanı büyüdükçe, merkezimizin içindeki beyaz alanımız da kullanım kapasitesine ulaştığı zaman, bir bu kadar daha büyüyebilecek şekilde projenin içinde alanımız var. Bu yapıyı uzun vadeli büyüme planlarımıza göre tasarladık. Ayrıca İGA’nın burada bir işletme sorumluluğu var. 25 yıl boyunca herhangi bir şekilde ilave büyük yatırımlara ihtiyaç duymadan, özellikle altyapı tarafında ilerleme yetkinliğine sahibiz. Örneğin; yapmış olduğumuz altyapıda her şey single mod kablolama. Burada sıfırdan Kategori 6A kablolamaya başladık. Network altyapı sistemleri kurarken, veri merkezimiz ve burada çalışan bir takım core sistemler var. Bu veri merkezinde İGA için private cloud, dış müşterilerimiz için public cloud mimarisini, yani ‘hibrid cloud infracture’ yapısını kurduk. Bize private cloud olarak hizmet edecek, ama Türk Hava Yolları, TGS, Unifree gibi 3. parti şirketlerimize public cloud olarak hizmet sunuyor, böylece 4 yıl önce öngördüğümüz bir şeyin nasıl gerçekleştiğini görüyoruz. Beş koridordan oluşan 600 metrekarelik bir beyaz alanımız ve 140 kabinet koridorumuz var. Söz konusu beş modülün birinci ve ikinci modülü genelde bizim sistemlerimiz ve bunu tamamladık. Üçüncü koridorumuzu tamamladık, dördüncü koridorumuzu çok kısa süre içerisinde bitireceğiz. Havalimanı açıldıktan sonra burayı komple bitirmek hedefimiz. Bir yıl sonra da ikinci veri merkezimizin temelini atacağız. Çünkü çok ciddi bir talep var.”
Güçlü işbirlikleri esas
Paydaşların gelip burada sistemlerini kurmaları, test etmeleri ve hayata geçirmeleri hedefleniyor. Öyle ki, söz konusu paydaşlar kendi personelleri gelmeden sunucu ve depolama alanlarını kurdu ve testlerini yaptı. Böylece taraflar, ortaya çıkabilecek ihtiyaçları erkenden görebilme imkanına kavuştu. “Çünkü bir kazan-kazan ilişkisi olmalı” vurgusunu yapan Emrah Bayarçelik, şöyle devam etti:
“Biz sadece bir ürün değil, biz çözüm alıyoruz ve çözümü aldığımız vendor’lara da bizim partnerimiz olduklarını söylüyoruz. Anlaşmalarımız minimum üç yıl, ortalama beş yıldır ve bu da çok ciddi partnerlik ilişkisi gerektiriyor. Günün sonunda her şey bir planlama ile yapılır ve gönül rahatlığı ile söylüyorum ki, teknik olarak en iyileri aldık. Buraya yolcuların geldiği zaman her şeyin çalışması lazım. Testlerimize de aralıksız devam ediyoruz. Müşterilerimize verdiğimiz çok geniş bir servis kataloğumuz var. Bunun içinde network hizmetinin verilmesi, birtakım ISP hizmetlerinin sağlanması, mobil uygulamalar için entegrasyonlarının sağlanması, kişisel güvenlik danışmanlığından, kurulumlar, operasyonların üstlenilmesi, siber güvenlik, network güvenliği, veri merkezi dizaynı gibi çok geniş bir yelpazemiz var. Güvenlik tarafında ise fiziksel güvenlik, network güvenliği ve siber güvenlik başlıklarımız var ve bunların hepsi birbiri ile ilintili. Sonuçta güvenlik; riski yönetebilme kapasitesidir ve biz de alan hakimiyetine sahip olma anlayışı ile ilerliyoruz.”
Kapsamlı bir analitik işliyor
Güvenlik başlığında kameralar, Access kontrol sistemleri, kişisel güvenlik sistemleri, network güvenliği gibi unsurlar var. Bunların temelinde ise proaktif davranabilmek için kapsamlı bir analitik işliyor. Böylece, uyarı mekanizmaları sürekli izlenebiliyor.
“Dünyanın en büyük havalimanını yapıyoruz. PR1’den çıkıp PR4’e yürümeye kalkarsanız bu en az 15 dakika sürer” örneğini veren Emrah Bayarçelik, şöyle devam etti:
“Böyle dev bir yapıda insan yönetimini çok efektif yapmanız gerek. Bu havalimanının bizim için en gurur verici yerlerinden biri Airport Operation Center (AOC). Nisan 2015’te tasarımına başladığımız bu merkez, yaklaşık 1.5 ay önce tamamen faaliyete geçti. Tek bir merkezden ve bütün disiplinlerin birbiri ile koordine olup yönetebilecekleri bir operasyon merkezi kurduk. Böylece çok bilinmeyenli bir denklemin formülünü ortaya koyuyoruz. Alan hakimiyeti sağlayabilmek için hedefimiz analitik. Güçlü altyapıdan kastımız da zaten bu. Analitik taban, machine learning, bilgiye dayalı bir altyapıyı geleceğe dair büyük hedefleri olan partnerlerimiz ile kurguladık. Güvenlikte kuvvetler ayrılığına dikkat ediyor, kendi içinde birbirini denetleyen bir yapı kurmaya çalışıyoruz. İstiyoruz ki hakikaten bu ülkeye vizyon sağlayabilecek bir proje ortaya çıksın. Yerinde görmek için Avrupa’da, Amerika’da, Uzakdoğu’da pek çok noktaya da gittik, dünya bunu nasıl yapıyor diye görmeyi hedefledik. Bizler 10 sene havalimanı yönettik. Bu benim 16’ıncı havalimanım ve en büyüğü de bu. Araştırmalarımızla ‘Türk havacılık BT modeli’ çıkartmayı ve bu modelin dünyaya yayılmasını hedefledik.”
Birçok başlıkta fayda sunan mimari
Emrah Bayarçelik’in belirttiği gibi, herkes bu yapıda yer alan teknoloji markası olmak istiyor ve bu da motivasyon demek. Sensörler ve otomasyon da kapsamlı biçimde kurgulandı ve genç beyinlerin de fikirleri alındı. “Her sistemi alırken, bir de test laboratuvarını alıyoruz” bilgisini veren Emrah Bayarçelik, bu yapının birçok sistemin test edildiği, demoların yapıldığı ortam olduğunu, sürekli test yapan yapıların önemli olduğunu vurguladı. Emrah Bayarçelik, şu bilgileri verdi:
“Dışarıdaki havayı kullanarak veri merkezini soğutabileceğimizi görmemiz, daha az enerji harcayacağımız anlamına geliyor. Soğuk koridor sistemine karar verdikten sonra üreticilerle görüşmelerimizde fan yönlerine kadar her şeyi destekleyebilecek cihazları tercih ettik. İklimlendirme sistemleri buna göre seçildi. Hem operasyon maliyetlerimizi minimize edebilecek hem de performans verimliliğinizi maksimize edecek bir mimarimiz oldu. Çevresel sorumluluklarımızı da yerine getirmek üzere çalıştık. Şu an havalimanı içerisinde ilk çimlendirmesi olan, bunun otomasyon sistemini kuran ilk ekip biziz, yani BT ekibi. Burada milyonlarca yeşil alan, bunun sulaması gibi başlıkları ilk bitiren biz olduk. Sonuçta IT sadece bilgisayarlarla uğraşmaz. Son kullanıcının isteklerini dinler, anlar, onların konforunu sağlayacak işler yapar, çevreye ve sosyal hayata duyarlıdır. Bunun bir örneği olarak, veri merkezimiz içinde personelimizin çıkıp yürüyebileceği, akşamları kaldığı zaman dinlenebileceği, stresini atabileceği alanlar var. Çalışanların kendilerini izole edilmiş hissetmemeleri, ofisten çıktıkları zaman dünyaya ulaşabilmelerini istedik.”