Yine mi internete basın kanunu?
Başbakan yardımcısı Bülent Arınç geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaparak, internet medyasını düzenleyen bir taslak üzerinde çalıştıklarını ve bu taslağı Ocak ayına kadar yasalaştıracaklarını duyurdu (http://www.etha.com.tr/Haber/2011/11/05/guncel/internet-medyasina-sansur-yolda/). Basına sızdığı kadarıyla, “Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarı Taslağı”, internet haber sitelerini de Basın Kanunu kapsamına alıyor. Taslakla, internet haber sitesi, “5651 Sayılı Kanununda tanımlanan internet ortamında, haber ya da yorum niteliğinde yazılı, işitsel ve görsel içeriklerin sunumunu yapan süreli yayın” olarak tanımlanıyor. Bu tanım o kadar muğlak ki, internet yayını zaten “süreli” olduğuna göre, “haber” olarak yorumlanacak herhangi bir içerik barındıran herhangi bir internet yayını bu kapsama sokulabilir: Bloglar, Api’leriyle haber çekip paylaşan yayınlar, gündem yorumlayan tüm siteler vb.
“Basına sızdığı” diyorum, çünkü taslak Arınç’ın dediği üzere, sadece “internet medyası ile ilgili derneklerle” paylaşılmış ve kendisi bu paylaşımı bir “şeffaflık” olarak sunuyor. Ama İnternet Yayıncıları Derneği (İYAD) veya Bilişim Muhabirleri Derneği’nin (BMD) bu taslaktan haberi yok. Nedense sadece İnternet Medyası Derneği (İMD) ve bazı haber sitesi sahipleri katılmış bu görüşmelere. Hatta İYAD, bu “şeffaflık” iddiasını yayınladığı bir basın bildirisiyle sert bir biçimde eleştirdi (http://iyad.org.tr/dernek-haberleri/2011/yeni-yasa-sansur-yontemlerinden-degil-haklardan-bahsetmeli.html). Kaldı ki, internet ortamına basın kanununu uygulamak gibi bir girişim sadece kendilerini “internet medyacısı” diye tanımlayanları değil internet kullanıcısı tüm vatandaşları ilgilendirir.
“İnternet medyasına sarı basın kartı müjdesi” diye duyurulan bu taslak, bana 2001’de interneti RTÜK’e ve basın kanununa tabi kılma yolundaki absürt girişimleri hatırlattı. Dönemin Cumhurbaşkanı Sezer, ilgili yasayı veto ederken, bugün de geçerli bir gerekçeyi kullanmıştı: “Yayınların düzenlenmesinin tümüyle kamu otoritelerinin takdirine bırakılması ve Basın Yasası’na bağlı kılınması internet yayıncılığının özelliği ile bağdaşmamaktadır.” (http://bianet.org/bianet/medya/2926-iste-sezerin-veto-gerekceleri)
Alternatif Bilişim Derneği’nin ifade özgürlüğüne ve hukukta ölçülülük ilkesine aykırı bu girişim hakkında yayınladığı basın duyurusuna aynen katılıyorum: İnternetin doğasına aykırı bir düzenlemeyi ona uygulamak, “geleneksel medyaya uygulanan ağır sansür ve yayın yapamaz hale getirecek ağır cezaları internet yayınlarına da uygulamaktan öte anlam taşımıyor”. (http://www.alternatifbilisim.org/wiki/%C4%B0nternet%27e_bas%C4%B1n_kart%C4%B1_de%C4%9Fil_%C3%B6zg%C3%BCrl%C3%BCk_gerek#)